20 Ekim 2010 Çarşamba

AŞK KENDİ DİLİNİ YARATIR

Neresinden bakarsan aşka çıkıyor hayatın yolları, kimsesizliği
öğrenince insan. Kaç yaşında olursa olsan ol, hangi şartlarda yaşarsan
yaşa, içine bir sızı gelip yerleşiyor.

Yokluğunu öğrenmeden varlığının değeri anlaşılamıyor.

Kalbimizi ne kadar eğitebildiysek, ne kadar yakın durduysak iyiye,
güzele, o kadar alıyoruz karşılığını. Her can acısına isyan ediyoruz
ama bizi nasıl büyüttüğünü düşünmüyoruz.

Sevmeyi şartlara bağlayanlar, çıkarlarını düşünerek yanlış seçimleri
onaylayanlar, zaman geçtikçe anlayacaklar ne büyük bir yalanın içinde
yaşadıklarını. Evren kötülüğe, sömürüye, kendinden başkasını
düşünmeyene geçit vermeyecek. Gün gelince yüzüne vuracak yalınlığını
ve aşk hep kazanacak sonunda.

Aşk kendi dilini yaratır. Irkı, yaşı, farklılıkları siler atar.
Sevmekle başlar hayat dediğimizde aslında ve kimse gerçek bir sevginin
tadına varmadan gerçekten yaşamış sayılmaz. Hepsi bir balon köpüğünden
öteye gitmeyen sahtekar aşıklar, zamanı gelince bir duvara çarpar gibi
hızla vururlar gerçeğe ve ne kadar boşuna geçirdiklerini anlarlar bir
ömrü.

Gece yarısını çoktan geçmiş bu karanlık saatte, ben bu satırları
yazarken, kim bilir kaç yürek aşk için dua ediyor? Kaç gönülden,
dillenmiş yalnızlık acısının gözyaşı yükseliyor gökyüzüne? O anlarda
duruyor ne varsa, kuşlar, çiçekler, ağaçlar susuyor. Dilekler
yıldızlara ulaşana kadar sessiz kalıyor doğa, yapraklar hüzünle
sallanıyor.

Aşkı anlatmayan şarkıların notaları suskun, şiirlerin boynu bükük
duruyor. İçinde sevgi olmayan ne varsa, silinip gidiyor. Kendini ancak
ve yine aşkla var edebiliyor insan, ancak o zaman anlam kazanıyor
nefes almak.

Birileri kendince mutlu gözükse de uzaktan, yüreğine sevmeyi
öğretememişse, sonunda mutsuzlukla tanışıyor. Öfkeleniyor doğa
sevgisizliğe, kendi düzenini uyguluyor. İnsan ektiğini biçiyor
velhasıl, kimse bedeli ödemekten kaçamıyor.

Ne kadar umutsuz dursa da günümüzde aşk, yine o kurtarıyor dünyayı.
Gönül yalnızlığı, sessizliğiyle terbiye ediliyor. Er ya da geç
hepimize vuruyor aşkın tokadı, o zaman biraz silkelenip kendimize
geliyoruz. İçimiz acıdıkça, kalbimiz sızladıkça büyüyoruz. Acılarla
olgunlaşıyor insan, anlamayı öğreniyor. Yerine koymayı, sahip
çıkmayı, tevazu göstermeyi, egolarından kurtulmayı, iyiden yana
durmayı, haksızlık etmeyi, bedel ödemeyi, ders çıkarmayı ancak böyle
öğreniyor. O yüzden her defasında hiç yılmadan aşk diyorum, illaki
aşk...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder