2 Mart 2012 Cuma

BELEDİYE BAŞKANI OLMAK...

Belediye Başkanlarına çoğu zaman üzülüyorum biliyor musunuz?... Evet evet, üzülüyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar, ağızlarıyla kuş bile tutsalar kimseye yaranamıyorlar. Yarandıkları birileri mutlaka olsa da, onlarda zaten kendilerinin yalakası olduğu için pek bir önemi kalmıyor.

Örneğin bizim burada ki belediye başkanlarını ele alalım. Partisinin içerisinde bin bir fırtına tufan geçirerek adaylıklarını koyuyorlar. Sonra başlıyor seçim takvimi, koşturmaca, terlemece, yaranmaca! O rakip öyle bu rakip böyle derken bir bakıyorsunuz seçime bir hafta kalmış. Yaptığınız çalışmaların hepsini bir kere daha gözden geçiriyor, en kritik noktalara son hamlelerinizi gerçekleştiriyorsunuz. Yakaladığınız balıklarla yetinmiyor, biraz daha fazlasını istiyorsunuz. Bu sırada sizinle beraber çalışacak olan ekibi de hazırlamaya koyuluyorsunuz.

Gün geldi çattı ve seçildiniz…

Başkanı olduğunuz yerleşim yerinde dolaşırken ne kadar yalnız olduğunuzu hissediyor. Evet, öyle etraflarının yalakalarla dolu olduğuna, her daim şen şakrar olduklarına bakmayın. Belediye Başkanları yalnız adamlardır. Yalnız oldukları kadar egolarına düşkündürler. Salona girdiklerinde ayağa kalkmayan birisini görsünler, mıh gibi yazılır kafalarına. Sokakta yürürken vatandaşın birisi selam vermesin, o gece uyuyamazlar.

Belediye başkanı olmak zor zanaattır vesselam… Herkese şirin görünmeye, herkesi memnun etmeye kendilerini mecbur hissederler. Belediyeye işçi alınacağı zaman kimi nasıl seçsem de herkese eşit olsam diye saçlarını beyazlatır, mahallenin birine hizmet götürürken diğerini ihmal etmemek için tırnaklarını yerler. Geçmiş dönemin borçları belediye başkanları için her zaman en baba söylem kaynağıdır. Belediye’de çalışan personelin açıklarını kapatmakta, futbol takımının hücuma dayalı oynamamasının sitemi de her zaman belediye başkanına gider.

Her açılışta görünmek, görünemiyorsa çiçek göndermek belediye başkanlarının asli görevlerinden birisidir… Hastası olanın yanında, cenazesi olanın evinde, askere gidenin selamında, borcu olanın cebinde olan adamdır belediye başkanı. Bağlı oldukları siyasi partinin ideolojisine uygun hizmet götürmek her zaman fena halde terletmiştir başkanları. Seçildikleri andan itibaren çıkarttıkları rozetlerini tekrar takmamak için derelerden su getirir, olmayacak işlerle makamlarına gelen insanları susuz gönderirler.

Velhasıl çokta özenilecek bir mevzu değildir belediye başkanı olmak. Günümüz şartların iktidar partisinden bu görevi üstlenmiyorsanız şayet, kesinlikle kıyısından bile geçmemeniz gerekir!

Önümüzde ki süreçte Edremit’e bağlı beldelerin kapatılacağı ve ilçeye bağlanacağı konusu aldı başını gidiyor. Muhtemelen gerçekleşecek bu olayın akabinde karışacak çatırda hayatta kalan (!) insanda Edremit’in belediye başkan adayı olacaktır. Şimdiden birçoğu pusuya yatmış ve hamlesini yapmak için hazır kıta bekliyordur. Bu sürecin sonucunda kim kazanacak kim kaybedecek bilmiyorum ama umarım kaybeden partileri olmasın.

Not: Geçtiğimiz Çarşamba günü Edremit Cumhuriyet Meydanı’nda Eğitim İş ve Eğitim Sen temsilciliklerinin “4+4+4” olarak tabir edilen yeni eğitim sistemine karşı basın açıklamaları vardı. Koskoca Edremit’te oraya toplanan bir avuç kalabalığı kutluyor, kendisini solcu ve iktidara muhalefet olarak görenlere ise yuh olsun diyorum!

Dipnot: Siyasi zeminini şahsi çıkarlar üzerine kuran siyasiler bir gün bu arenadan silinip gideceklerdir. Önemli olan; yanlarında kimleri götürecekleridir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder