11 Eylül 2013 Çarşamba

ALLAH RIZASI İÇİN!

Geçtiğimiz günlerde ufak bir rahatsızlıktan dolayı Altınoluk 9 Nolu Aile Hekimliğine gittim. Önceden aldığım randevunun sıra numarasını beklerken sağlık merkezini de şöyle bir gözden geçirme fırsatım oldu. İnsanların sağlık merkeziyle ilgili söylediklerine kulak kabartırken ortamın fiziki şartlarını da değerlendirmeye çalıştım. Umarım yolunuz düşmez, şayet düşerse şöyle bir göz gezdirin. Gün içerisinde yüzlerce hastaya bakan doktorlara mı acımak gerekiyor yoksa yüzlerce hastanın iki tane doktordan gelecek sırayı beklemesine mi bilemedim.

Altınoluk’taki sağlık merkezini nereden ele alsanız emin olun elinizde kalacak bir şeyler bulabilirsiniz. Hem sağlık merkezinde çalışan personel için hem de orada muayene olacak hastalar için durum sabırları taşıran noktalara gelebiliyor.

Durumu kısmen sizlere aktarmaya çalıştım. Parası olup özel hastanelere gitmek elbette dertsiz tasasız olabilir (ki oralarda da birçok problem var) ama durumun birde “bu” tarafı var. Durumun “bu” tarafını devlet mi yoksa belediye mi ya da özel bir yapı mı düzeltecek bilemiyorum ama Allah’ını seven bir insan evladı Altınoluk’taki Aile Hekimliklerine bir el atsın.

En azından; Allah rızası için!

YURT YILDIRIM “OLMUŞ”…

CHP Altınoluk Örgütü tarafından her ayın ilk perşembe günü gerçekleştirilen parti toplantıları eylül ayının gelmesiyle tekrar başladı. Yeni üyelere rozet takımının ardından toplantıya katılan CHP Edremit İlçe Başkanı Yurt Yıldırım yerel seçimlere yönelik olarak partililerini bilgilendirdi.

Sayın Yurt Yıldırım’a büyükşehir kanun tasarısı sırasında Altınoluk’tan ciddi bir tepki vardı. Altınolukluların bir bölümü Altınoluk’un ilçe olamamasında Yıldırım’ında parmağı olduğunu düşünüyordu. Şuan ne düşünüyorlar bilmiyorum ama yaklaşık 1 yıldır Edremit gibi siyasetin zor yapıldığı bir yerde ilçe başkanlığı yapan Sayın Yurt Yıldırım’la ilgili düşüncelerimi aktaracağım…

• Sayın Yıldırım parti içi dengeleri başkanlık ettiği süre içerisinde iyi idare ediyor.

• Karizmatik duruşunun siyaset de önemli bir yeri olduğunun farkında.

• Liderlik gömleği üzerine iyi oturmuşa benziyor.

• Yerel seçimlere yönelik enerjik duruşu, inançlı yapısı ve bilimsel söylemleri partililer tarafından dikkatli izlenip memnuniyetle karşılanıyor.

• Siyaseti (olabildiğince) yarıştığı partilerin politikaları üzerinden değil kendi politikaları üzerinden sürdürmeye çalışıyor.

• Demokrat yapısının devrimci yapısından önde olmasından gocunmuyor gibi gözüküyor.

• “Başkan benim, mühür bende” ağırlığını siyasi söylemleri içerisine sıkıştırırken net bir tavır sergiliyor.

SUYA MI YAZALIM?

Gazetecilik mesleğini “gazeteci” gibi yapma gayemi bundan önce defalarca bu köşede dile getirmiştim. Şimdi sizlere gazetecilik edebiyatı yapmayacağım ama son günlerde gelen birkaç tepkiye yanıt vermek istiyorum.

Sosyal medya günümüzde öyle bir hal aldı ki hayatımızın büyük bölümünü bahse konu sanal dünyada geçiriyoruz. Gazetecilik mesleğiyle hayatını daim ettiren birisi olarak gerek Facebook gerekse Twitter üzerinden yeri geldiğinde “öven” yeri geldiğinde “söven” söylemlerde bulunuyorum. Bundan rahatsızlık duyduğunu dile getiren ve bu eleştirilerini bana ileten bazı saygıdeğer kişiler var.

Onlara yönelik olarak genel cevabım şu şekildedir:

Gazeteci sıfatına haiz bir şahsı muhterem, eleştirilerini günümüz nimetlerinden faydalanıp sosyal medyada veya gazetede dile getirmeyecekse nerede getirecek?

Yani onlar istemiyor diye eleştirilerimizi suya mı yazalım?

KURULUŞ TÖRENİNE KATILMAYAN ADAY ADAYLARI

CHP’yi eleştirince kızıyorlar, nasıl eleştirmeyeyim kardeşim…

2014 yılında yapılacak yerel seçimler için Edremit’e başkan ve meclis üyesi adayı olanların üçte biri Altınoluk’tan…

Gel gör ki, o adayların üçte biri Altınoluk’ta kutlanan 90.yıl törenlerine katılmıyor.

Ondan sonra “biz şöyle CHP’liyiz biz böyle CHP’liyiz”…

Hadi oradan, hadi oradan!

10 Eylül 2013 Salı

ENSAR AYTEKİN: “KİMSE KİŞİSEL SİYASET YAPMASIN!”

Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde uzun yıllardır siyaset yapan, siyasetin genç sayılabilecek yüzlerinden Ensar Aytekin Haber İDA Gazetesinin sorularını yanıtladı. CHP tabanın arzu ettiği ön seçim isteğinden Hasan Özpolat ile arasında yaşanan kırgınlığa kadar birçok soruya cevap verdi.



2014 yerel seçimlerini nasıl yorumluyorsunuz?

Son 11 yılını iktidarda geçiren bir siyasi parti var karşımızda. Her seçimde oylarını arttırarak gelmişler. Ancak toplumdaki mutsuzluk, umutsuzluk her geçen gün artarak ciddi boyutlara ulaşmış vaziyette. Ekonominin bozuk olduğu, işsizlik rakamlarının gerçeği yansıtmadığı, sürekli olarak ayrışma ve çatışma politikalarının dillendirildiği bir yapı var. Şimdi biz CHP olarak toplumsal umudu nasıl yaratırız bunun çalışmasını yapmalıyız ve yapıyoruz. Bizim insanımız özellikle yerel seçimlerde klasik politik söylemlerin dışında adaya ve kadroya bakıyor. Böyle bir gerçek var. CHP’nin içerisinde son 15 yılını aktif siyaset yaparak geçirmiş birisi olarak şunu da net bir şekilde ifade etmek istiyorum; bu seçimlerde genel merkezinden en alttaki yönetim birimine kadar ciddi bir çalışma yürütüyoruz. Halka umut verecek aday ve kadroları nasıl yaratırız bunun üzerinde çalışıyoruz. Daha önceki dönemlerde bildiğiniz üzere şöyle bir durum oluşurdu. Genel merkezde 3-5 yönetici oturur şurada şu burada bu aday olsun diyerek bir sonuca varırlardı. Burada halk yoktu, parti tabanının görüşü yoktu, partiye emek harcayanın hakkını alması yoktu. Şimdi artık bu değişti. Bunun değiştiğini geçtiğimiz günlerde İl Başkanımız ile yapmış olduğumuzu Genel Merkez ziyaretinde daha yakından gördüm.

Sayın Aytekin partinin il yöneticisi olarak en yetkili ağızlardan birisiniz ve parti tabanı özellikle merak ediyor. CHP adaylarını belirlerken ön seçim yapacak mı?

Bu konuda disiplinli bir çalışmadan bahsettik. Biraz açalım. Parti Meclisi aday ve kadronun belirlenmesi noktasında iki yöntemin özellikle üzerinde duruyor. Birincisi tüm üyelerle eğilim yoklaması, yani bir nevi önseçim, diğeri; Kamuoyu yoklaması yani sokakta anket yöntemi. Ancak bu yöntemler örgütlerin görüşleri alınarak uygulanacak. Bu iki yöntemin her ikisi de değerli ve önemlidir. CHP nin adaylarının hem halk tarafından hem de üyeler tarafından kabul görmesi esastır. Bu anlamda CHP açısında Edremit çok önemli bir yer. 5 beldesi ve 1 merkezden oluşan toplam 6 belediyenin birleşeceği devasa kent olacak. Balıkesir genelinde 4800 üyesiyle en fazla üyeye sahip bir ilçemiz. Yine Balıkesir’de sayısal anlamda en çok aday adayı Edremit’tedir. Örgütün talebi Edremit’te üyelerle eğilim yoklaması şeklindedir. Biz de örgütün görüşünü destekliyoruz. Genel merkez öncelikli yöntem olarak bunun notunu aldı. Tabi bu nihai karar değildir. Parti Meclisi bunu değerlendirip son kararını verecek. Karar bu yönde olursa nasıl uygulanacağı ile ilgili kısaca bilgi vereyim. Önceden takvim hazırlanacak ve listeler askıya çıkacak. Genel merkez ve ilden yöneticiler seçimleri yönetmek üzere yetkili olacak. Eğilim yoklamasının yapıldığı günde o salonda açık bir şekilde sayım yapılacak ve sonuçlar ilan edilecek. Sandıktan çıkan sonuç ne ise onu da mutlaka uygulayacağız. Konuyu bilgilendirmek için detaylı anlattım ama cevabım şudur; CHP’de aday partililer tarafından seçilecektir.

Bu aday belirleme yönteminin ardından aday adayları arasında bir küskünlük kırgınlık olabileceğine ihtimal veriyor musunuz?

Buna ihtimal vermek istemiyorum. Söz konusu kişisel çıkarlar değil partinin ve ülkenin geleceğidir. Ayrıca aday adayı arkadaşlarımızdan da sonuç ne olursa olsun bunu hazmedecek birikimde olduklarını biliyorum. Demokrasiye inanıyorsak bunu böyle görmeliyiz. Kim aday olarak sandıktan çıkarsa çıksın diğer aday arkadaşlarımız onun arkasında yumruk gibi duracaklardır.

Birde şunu sormak istiyorum. Aday adaylarından alınan ücretlerin yüksek olduğuna dair eleştiriler vardı. Katılıyor musunuz buna?

Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’de 60 yıldır iktidar olamayan bir parti. Bu şu demek, CHP 60 yıldır iktidar desteği olmadan siyasi yaşamını sürdürüyor. Anti-emperyalist bir savaşla devlet kurmak ve 90 yıldır ayakta kalmak ciddi olaydır. Lafı şuraya getireceğim, bu partinin üyeleri hiçbir zaman sıradan üyeler olmamıştır. Yeri geldiğinde emekleriyle yani manevi olarak yeri geldiğinde kıyısında köşesinde biriktirdiğiyle maddi olarak partisine ve geleceğine sahip çıkmıştır. Bu dönem kadın ve gençlerimizden zaten ücret alınmıyor. Aday adaylarından alınan katkılarla bu seçim kampanyası yürütülecek. Gerçek duygularım böyle olmasa bile günümüz koşulları bunu zorunlu kılıyor. Yoksa 90 yıldır dimdik ayakta kalamazdık.

Edremit İlçe yönetiminin çalışmalarını nasıl yorumluyorsunuz?

Bende ilçe yönetimlerinde görev aldım. 2002-2007 yılları arasında sayman ve sekreter olarak görevlerim oldu. İlçe yöneticisi olmak zordur. Yalnız kaldığınız çok zaman olur. Birçok iş birkaç kişinin özverisiyle yürür. Mevcut yönetimdeki arkadaşları da başarılı buluyorum. Herhangi bir eksik görmediğimi belirtmek istiyorum.

Altınoluk Belediyesinin çalışmalarına dair görüşünüz nedir? Başarılı buluyor musunuz?

İktidarın kılıcın gölgesinde görev yapan bütün CHP’li belediyeler bana göre başarılıdır. Türkiye’de artık CHP’li bir belediye olmak ve o belediyeye başkanlık etmek cidden sıkıntılı bir hal almıştır. O arkadaşlarımızın her gece evlerine gittiklerinde “acaba bu sabah kapıyı polis mi çalacak?” korkusu içerisinde günler geçirdiklerini hepimiz biliyoruz ve bu demokrasi adına doğru değildir. İktidardan maddi destek almadan halkına hizmet götürme gayreti içerisinde olan ve bunda da ciddi bir şekilde başarılı olan CHP’li bütün belediyeler gibi Altınoluk’ta başarılıdır.

Gezi eylemlerine dair bakışınız nedir?

Türkiye’de toplum mayıs ayından önceki toplum değil. Bir ülkede baskı varsa o ülkede siz gençleri kontrol altında tutamazsınız. Burası Ortadoğu veya Arabistan değil. Türkiye’de baskı kurarsanız karşılığında devrimi görürsünüz. AKP faşizmi aslında bizzat devrime çağrıda bulunuyor, bizlerde buna cevap veriyoruz. Baskı devam ederse olayların bundan sonraki süreçte de gelişeceğini ve büyüyeceğini düşünüyorum. Körfez bölgesinde de özellikle Altınoluk’ta binlerce insan günlerce sokaklarda yürüdü meydanlarda özgürlük isyanını dile getirdi.

Aynı zamanda medya sektörünün de içerisindesiniz. Önce Körfez Gazetesinde yaşanan süreç nedir? Neden gazete alma isteğiniz oldu neden şimdi çoklu bir yapı içerisine geçtiniz?

Bildiğiniz üzere Körfez Gazetesi’ni dört yıl önce dört ortak devraldık. Aslında biz gazeteyi alma noktasında iki kişi yola çıkmıştık. Sayın Tümdeniz Çelebi’yle beraber böyle bir düşüncemiz vardı. Sonrasında iki değerli büyüğümüzle beraber dört ortak bu işin içerisine girdik. Gazeteyi aldığımızda hiç birimizin bu gazeteden maddi bir gelir beklentisi yoktu. Zaten hepimiz işimiz gücü olan insanlarız. Peki derdiniz neydi derseniz, kendi adıma derdim şuydu: Körfez’de gerçekten özgür, bağımsız ve tarafsız yerel bir gazetecilik olsun. Bazı gazeteler bu anlamda hareket ediyorlardı ama bizim dünya görüşümüze uygun değillerdi. Yani o süreçte hiçbir gazete sosyal demokrat, sol ve halkın bütün sorunlarını dile getiren bir yayın politikası belirlemiyordu. Bu niyetle işin içerisine girdik ve bir ekip kurduk. Arkadaşlara da yayın anlayışımızın bu olmasını istediğimizi belirttik. Olayın bu noktaya gelmesinde ise hem siyaset yapıp hem de medyanın içerisinde olmanın ciddi zorluklarını çektim. Bir haber yapıldığında sanki kasıtlı olarak yaptırıyormuşuz gibi bir algı oluşmaya başladı ve bu beni ciddi şekilde rahatsız etmeye başladı. Benim gibi diğer ortak arkadaşlarımızda bundan rahatsızlık duydular. Sonrasında ise 14 kişiden oluşan bir yapıya geçti gazete. Bende bu kişilerin içerisindeyim. Yakın zamanda bir yayın kurulu kuracağız ve gazete bu şekilde işlemeye devam edecek.

Geçtiğimiz günlerde eşinizin başkanı olduğu ADD Altınoluk Şubesi tarafından bir panel gerçekleştirildi ve CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce katıldı. CHP’nin Edremit ve Altınoluk’tan yöneticilerinin panelde yer almaması partililer ve paneli izlemeye gelenler tarafından eleştirildi. Nasıl yorumluyorsunuz?

Bu konuda çok şey söylenebilir ama sadece iki cümle kurmak istiyorum. Birincisi; Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanının temsilcisini yani CHP Grup Başkanvekilini karşılamamanın mazereti olmaz, olamaz. İkincisi; eğer bir eksiklik var ise, önce orada bir görev var bu yerine getirilir sonra da o eksik konuşulur. Sorumluluk sahibi kişiler şunu bilmelidir ki; CHP’de hiç kimse kişisel hırslarla, kişisel kaprisler ve egolarla siyaset yapmasın! Bunun herkese zararı olur.

Milletvekilliğine aday olmak istediğiniz konuşuluyor. Bu doğru mu?

Siyaseti illa bir yere aday olmak için yapmıyorum. Yaklaşık 15 yıldır partiye emek harcayan ve Halkın daha özgür ve demokratik bir ülkede ekonomik zorluklar çekmeden yaşamasını isteyen birisi olarak siyaset yapıyorum. Bu anlamda bu fikre katkı sunmak ve bunu icraat noktasına taşımak adına, örgütün onayı ile evet, milletvekilliğine tekrar aday olmayı düşünüyorum. Ama öncelikli olan önümüzdeki yerel seçimlerdir. Yönetici, üye, seçmen herkesin bu seçimden başarıyla çıkılması için çalışmasını diliyorum.

SOSYAL MEDYA SORULARI

(Sosyal medya aracılığıyla okuyucularımız tarafından gönderilen sorulardan bazılarını sizler için sorduk)

Her seçime olduğu gibi yerel seçime de aday olacak mısınız?

Önce şunu söylemek istiyorum ben her seçime aday olmadım. CHP Edremit İlçe Başkanlığının bir önceki döneminde adaylık durumum vardı ve son genel seçimler de milletvekilliğine aday adayı oldum. Her seçime aday olan arkadaşlarımızda mevcuttur bu anormal bir durum değildir. Partiye emeği geçen her üye durum ve koşullar itibariyle her kademeye aday olmakta özgürdür.

Hasan Özpolat’la ne zaman barışacaksınız? Sizin bu dargınlığınız partiye zarar veriyor biliyor musunuz?

Bizim Hasan Özpolat’la aramızdaki kırgınlık partiye bir zarar vermiyor, bunu ilk önce belirteyim. Bu iki kişilik bir meseledir, üçüncüsü yoktur.. Ayrıca benim kendisine kırgınlığım siyasi değil. Sebebi politik olsa da daha derinde insanidir. Şimdi bu kırgınlık Altınoluk siyasetine zarar mı vermiş? Hayır. Ben Ensar Aytekin olarak Altınoluk Belediyesi’nin bütün etkinliklerine katılmışımdır. Orada benim partimin belediye başkanlık makamı var. O Kurumun yaptığı her türlü faaliyete ben görevim gereği katılıyorum. Bahse konu kırgınlık iki kişi arasındadır ve insanidir öyle de kalması gerektiğine inanıyorum.

(Okay Önder’in sorusu) Parti tabanınız artık o kadar dolmuş durumdaki kimsenin kimseyle kırgın küskün olmasını istemiyor ve bir hedefe kilitlenme arzusu isteği görmek istiyor. Bu anlamda size zeytin dalı uzatılsa kabul eder misiniz?

Buna çok fazla girmek istemiyorum. O iki kişi arasında olacak bir olaydır.

30 Ağustos 2013 Cuma

TBMM BAŞKANI CEMİL ÇİÇEK’TEN HABER İDA’YA ÖZEL AÇIKLAMALAR

- HASAN ÖZPOLAT BENİM DE BAŞKANIMDIR

- EDREMİT’İN TEPKİSİ ALTINOLUK’U İLÇE YAPMAMIŞTIR

- DUMAN GRUBU BENİM ÜZERİMDEN REKLAM YAPMIŞTIR

Uzun yıllardır yaz tatilini Altınoluk’ta geçiren TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Haber İDA Gazetesine özel açıklamalar da bulundu. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Okay Önder’in birçok sorusunu “siyaset üstü” bir makamı temsil ettiği için cevaplamak istemediğini belirten Çiçek, Altınoluk’un ilçe olamama süreciyle ilgili görüşünü “takip edebildiğim kadarıyla Edremit siyaseti Altınoluk’un ilçe olmasına karşı çıktı” şeklinde bildirdi.

Haber İDA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Okay Önder’in Altınoluk’taki yazlık konutunda ziyaret ettiği TBMM Başkanı Cemil Çiçek, tatildeyken röportaj vermek istemediğini belirtse de ısrarlı yaklaşımımız karşısında bazı konularla ilgili düşüncelerini aktardı.

Altınoluk’un ilçe olamama sürecini çok yakından takip edemediğini belirten TBMM Başkanı Cemil Çiçek “bildiğiniz gibi Altınoluk, Sayın Başbakan’ın ve bakan arkadaşların imzalarıyla çıkartılan kararname ile ilçe yapılmak istenmiştir. Bu kararın ardından yine takip edebildiğim kadarıyla Edremit’te siyaset yapan kişilerin tepkileri sonrasında bu karardan geri dönüldü. Altınoluk ilçe olması gereken bir yer olabilir. Bayram sürecinde oldukça yoğun bir dönem geçirdi. Bulunduğum makam itibariyle bu tarz soruların muhatabı olmadığım için çok fazla konuşmak istemiyorum. Bugün de genç bir gazeteci olarak sizinle tanışmak ve bir kahve içip sohbet etmek için sizi misafir ediyorum” şeklinde konuştu.

Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Okay Önder’in anlayışla karşılayıp randevu talebine olumlu yanıt vermesinden ötürü teşekkür ettiği Çiçek, Önder’in ısrarlı soruları karşısında bazı konular da görüşlerini aktardı.

9 Ağustos tarihinde Altınoluk’ta konser veren Duman Grubunun “Çiçek bizi otelde istemedi” şeklinde ki açıklamalarını sorduğumuz TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “Ben ne Duman grubunu tanırım ne bilirim. Benim Altınoluk’ta evim var ne diye otelde kalayım. Size mantıklı geliyor mu? Duman Grubu akıllarınca benim üzerimden reklam yapmaya çalışmış ama bu tarz söylemler yanlıştır. Ne benim ne danışmanlarımın ne de korumalarımın da böyle bir talebi olmamıştır. Zaten Altınoluk’a tatile geldiğim de koruma arkadaşlar bana eşlik etmediler. Edremit Emniyet Müdürlüğü’nden arkadaşlar şuan burada bulunuyor. Öyle koruma falan gelmedi yani benimle” dedi.

Siyasetin gün geçtikçe anlamsızlaşmaya başladığını ve bunun kendisini üzdüğünü belirten Çiçek şunları söyledi:

“Türkiye’de siyaset gün geçtikçe kan kaybetmektedir. Her önüne gelenin siyasetçi olduğu bir ülke haline geldik. Kendini siyasetçi sanan herkes uzatılan mikrofona bir şeyler söylemenin telaşına giriyor. Bu doğru değil” dedi.

Hazırlık aşamasında olan Anayasa çalışmalarıyla ilgili son durumu sorduğumuz TBMM Başkanı Cemil Çiçek, kendisinin ciddi bir sorumluluk alarak bu konuya kafa yorduğunu ve dört partinin temsilcilerini bir masa etrafında buluşturduğunu söyledi. Anayasayı yapanın meclisteki siyasetçiler olacağını sözlerine ekleyen Çiçek, “Bundan sonra sorumluluk kendilerindedir. Yaparlarsa kendileri ve memleketin geleceği için yapacaklar” şeklinde konuştu.

2000 senesinden beri Altınoluk’ta yazlığı bulunduğunu, onun öncesinde Gönen’de tatili geçirdiğini belirten Çiçek, Altınoluk’un havasını ve denizi çok sevdiğini, ailesiyle beraber tatil dönemlerinde bunun için Altınoluk’u tercih ettiklerini belirtti.

Altınoluk’ta yapılan çalışmaları nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz Çiçek, “İnanın buraya tatile geliyorum ama gezmeye falan hiç vaktim olmuyor. Belediye Başkanı Hasan Bey Altınoluk’a kazanımlar sağlamak için benimle de zamanında görüşmüştür. İstediği zaman telefonla bana ulaşmıştır keza bende aynı şekilde kendisiyle görüşmüşümdür. Başarılı birisi olarak görüyorum. Başarılı olsa da olmasa da memleketimizde demokrasi vardır. İnsanlarımızın oyuyla bu göreve gelen bir kişiye saygı duymak zorundayız. Eleştiri yapılır o ayrı bir konu. Ama Hasan Bey burada tatil yaptığım süre içerisinde benim de başkanımdır. Olaya böyle bakıyorum” dedi.

CEMİL ÇİÇEK GÖRÜŞMESİNİN DETAYLARI

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Sayın Cemil Çiçek bildiğiniz üzere yaz tatillerini Altınoluk’taki konutunda geçiriyor. Ulusal çapta çalışan gazeteciler için sıradan olabilecek bir görüşme bizim gibi yerel gazeteciler için büyük ses getirecek ve önem arz edecek konumda olabiliyor. Netice itibariyle de daha görüşme gerçekleşmeden bunu hissettiğimi belirtmek istiyorum.

Sosyal medyayı gazetecilik mesleği adına ciddi bir senkron olarak görüyorum. Bu bağlamda Sayın Çiçek ile görüşmeye gideceğimi Facebook ve Twitter gibi sosyal mecralardan duyurduğumda şunu söyledim; “TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek ile gazetem adına görüşmeye gideceğim. Sorularınız varsa gönderin sorayım”…

“Vay efendim senin ne işin var o adamla” diyeni de oldu...

“Helal olsun kardeşim, şunları da sormayı unutma” diyeni de…

Söylenenleri bir kenara bırakıp gazetecilik mesleğini “gazeteci” gibi yapmak isteyen birisi olarak randevu saatine beş kala Sayın Çiçek’in konutunun dibinde bitiverdim. Gösterişli ve koruma ordusuyla korunacağını düşündüğüm ev ve civarında adeta inler ve cinler çift kale maç yapıyordu. Bırakın koruma ordusunu tek bir tane koruma bile göremedim. Evet, bende sizin gibi şaşırdım. Altınoluk Jandarma personeli olan Uzman Çavuş haricinde kimsecikler yoktu. (Röportaj bitip evden ayrıldığımda Edremit Emniyet Müdürlüğüne bağlı sivil polislerinde geldiğini eklemeliyim)

Sayın Çiçek’e görüşme için geldiğimi söylemelerine müteakip yaklaşık on dakika bekleme zamanım oldu. Bu zaman zarfında biraz tedirgin olduğumu ve adrenalin dozajımın yükseldiğini de söylemeden geçmek istemiyorum. Hazırladığım soruları son kez gözden geçirirken yardımcılarından birisinin davetiyle müstakil ve gayet gösterişsiz eve giriş yaptım. On dakikalık bekleme sürecindeki tedirginliğimden eser kalmamıştı. Terlik-şort ve t-shirt kombinasyonuyla Türkiye Cumhuriyeti Devletinin iki numaralı adamı karşımda dikiliyordu. Heyecanlı olduğumu belli etmeden “Merhabalar Cemil Bey” dedim. Gayet sıcak ve mütevazı bir ses tonuyla “Hoş geldin genç gazeteci kardeşim, nasılsın?” diyerek buyur etti.

Havadan sudan muhabbetimizi devam ettirirken “kahve içer misin?” diye sordu Cemil Çiçek. Zahmet olmazsa (kibarlıktan kırılacaktım) şekerli bir kahve içebileceğimi söyledim. Yardımcılarına seslenip “misafirimize bir şekerli kahve, bende su istiyorum” dedi.

Kahveyi bekleyip cümlelerin belini kırma safhasına geçmek üzereyken bende bir yandan ses kayıt cihazını ve not defterimi hazırlamaya çalışıyordum. Tam fotoğraf makineme hamle yapıp çantasından çıkartacaktım ki Cemil Çiçek’in ciddileşen ses tonuyla yüzleştim; “Ama ben röportaj olarak yapmayacağım. Ses kayıt cihazı veya fotoğraf makinesini çıkartmamanı rica ediyorum. Tatil de röportaj da vermiyorum ama senin ısrarını kırmak istemedim” dedi ve adeta beynimden aşağıya kaynar sular dökülmeye başladı.

Durumu hiç bozuntuya vermeden kırk yıllık gazeteci edasıyla toparlanmaya çalıştım. Verdiği her cevabı not defterime eksiksiz yazabilmek için bir yandan kahvemi yudumlarken diğer yandan masanın altında ellerimi esnetiyor, alacağım cevapları kâğıda dökerken eksiksiz iş yapmam gerektiğine kendimi şartlandırıyordum.

Sonra birden saate baktı ve “evet kardeşim” dedi, “meramın nedir söyle bakalım”… Hiç beklemediğim bir anda TBMM Başkanı Çiçek’ten bu tepkiyi alınca şöyle bir gerindim ve soruların yazılı olduğu kâğıda elimi götürürken Sayın Çiçek’ten bir hamle daha geldi “öyle çok soru sormak yok. En çok merak ettiğin birkaç soru sadece, anlaştık mı?” dedi… Anlaşmadık deme şansımın olmadığını bildiğim için “tabi tabi” diyerek konuyu geçiştirmeye çalıştım ama nafile…

Velhasıl ben sorularımı sordum, TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’te yanıtlarını verdi. İstediğimi tam olarak alamasam da yine de genç bir gazeteci için ciddi bir tecrübe olduğunu söyleyebilirim.

Not: Çiçek’in cevaplarını gazetemizin manşetinde okuyabilirsiniz.

GÜLE GÜLE FESTİVAL!

Balıkesir’in Büyükşehir yapılmasıyla mahalle konuma gelecek olan Altınoluk’ta belediye tarafından (muhtemelen) son kez festival düzenlendi. Birbirinden renkli görüntülerin de yaşandığı festival de tiyatrolar, konserler ve stand-up gösterileri Altınoluklulara üç gün boyunca keyifli anlar yaşattı. Panel ve şiir dinletilerinin de olduğu festivalde göze çarpan ve gazetemizin Twitter sayfasına düşen bazı görüşleri sizlerle paylaşmak istiyorum:

Twitter yorumu: Körfez belediyelerinin düzenlediği en anlamlı festival oluyor. Festival kavramının sadece şarkı-türkü dinlemekten ibaret olmadığını gösterdikleri için teşekkür ediyoruz.

Benim yorumum: Sayın Can Ataklı’nın “Yaşama Saygı” panelinde CHP’nin İstanbul adaylığı için yaptığı konuşma çok sıradandı. Eğer Sayın Can Ataklı CHP’nin İstanbul adayı olursa (ki ihtimal vermiyorum) o zaman Sayın Gürsel Tekin CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Sayın Mustafa Sarıgül’de CHP’nin Beyaz Saray adayı olmalıdır.

Twitter yorumu: Türkiye’de başka gazeteci- yazar mı kalmadı da neden iki senedir Gürkan Hacir ve Barış Yarkadaş bu panele katılıyor.

Benim yorumum: Barış Yarkadaş sırtını CHP ve Gürsel Tekin’e dayayarak (ve de internet sitesinde çıplak kadın fotoğrafları paylaşarak) bir şeyler yapmaya çalışan gazeteci kılıklı birisidir.

Twitter yorumu: Ataol Behramoğlu’nun katıldığı şiir dinletisini “Hıfzı Aksoy Anısına” gerçekleştiren Belediye Başkanını kutluyorum. Yönettiği kente vefa bence böyle olur.

Benim yorumum: Üç günlük festival boyunca özellikle tebrik edilmesi gereken emekçileri unutmamak gerekiyor. Altınoluk Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler personeli Seden Ören ve Ebru Yamaç ile görünmeyen kahramanların Amiri Metin Erdoğdu’yu kutluyorum.

Twitter yorumu: Amfi’de düzenlenen programlara neden Hasan başkan katılmadı. Neden ses düzeni Küçükkuyu’dan geldi? Festival Küçükkuyu’nun mu?

Benim yorumum: 19. defa düzenlenen festivalin teması “Yaşama Saygı”… Altınoluk’ta yaşayan bireyler olarak festivalimizin temasına ne kadar “saygı” duyuyoruz acaba hiç düşündük mü? Yine sahillere çöpler atılıyor, yine festival alanı boşalınca her taraf pislik içerisinde bırakılıyor, yine çöp konteynırı yerine apartman önüne çöp atılıyor.

21 Ağustos 2013 Çarşamba

“BAZI SİYASİLER GİBİ BÜYÜK OTELLERDE YEMEK VEREMİYORUZ”

CHP Altınoluk Belde Başkan Yardımcısı Deniz Onur Özcan, Haber İDA Gazetesine özel açıklamalar da bulundu. CHP Altınoluk Örgütü olarak bundan sonra ki tek hedeflerinin Edremit Belediyesini kazanmak olduğunu söyleyen Özcan, birlik ve beraberlik içerisinde bunu gerçekleştireceklerini belirtti.

- “AKP ALTINOLUK’U İLÇE YAPMAMIŞTIR”

- “HER PARTİ DE ‘NAYLON’ ÜYE OLABİLİR”

- “HASAN BAŞKANLA UYUM İÇERİSİNDEYİZ”



Sayın Özcan 2014 yılında yapılacak yerel seçimleri nasıl yorumluyorsunuz? Partinizin çalışmaları ne yönde ilerliyor?

İlk önce şunu belirtmek istiyorum. Ne olursa olsun önümüzdeki seçimlerde CHP bayrağını Edremit’e dikeceğiz. Bu konuda son derece iddialıyız. Seçimlerin Altınoluk kısmına gelince… Altınoluk körfezin hatta Balıkesir’in amiral gemisidir. Bunu ben değil, bu parti de yıllarca siyaset yapmış insanlar da söylüyor. Bizlerde bu bilinç içerisinde hareket edeceğiz. Sen-ben kavgasını bir kenara bırakacağız. Ülkemiz ve bölgemiz için hayati önem taşıyan seçimlerden de alnımızın akıyla çıkacağımıza inanıyorum.

Üzerinden epeyce zaman geçmesine rağmen Altınoluk’ta yaşayan insanların merak ettiği konuların başında ilçe olma-olamama süreci geliyor? Altınoluk neden ilçe olamadı? Süreç içerisinde sizce kim hatalı davrandı?

Kimin hatalı davrandığı konusunda bizim içimiz son derece rahat bunu belirtmek istiyorum. CHP Altınoluk Örgütü olarak belediyemiz ve Altınoluk Kent Konseyi içerisinde yer alan kurumlarla istişare halinde süreci yürüttük. Altınoluk ve halkının menfaati için yapılması gereken ne ise bunları yaptık. Görüşülmesi gereken kim ise görüştük ama iktidar partisi Altınoluk’a büyük bir oyun oynamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ve 18 bakanının imzalarının olduğu bir karardan nasıl ve neden dönüldü bunu aslında kendilerine sormak gerekiyor. Altınoluk’un neden ilçe olamadı sorunuza ise aslında bizler dahi hala cevap veremiyoruz. Altınoluk her şeyiyle bunu hak etmiş bir beldedir. Karar da açıklanmasına rağmen iktidar partisinin siyasi kaygıları olayları bu noktaya getirmiş ve Altınoluk’un ilçe olma hakkı yine iktidar partisi tarafından geri alınmıştır.

İlçe olma süreci içerisinde CHP Edremit Örgütüyle beraber hareket edilmediği, bunun da olumsuz yansımalarının olduğu söyleniyor. Doğru mu bunlar?

Bu konulara artık takılmak istemiyoruz. Olan olmuştur ve geride kalmıştır. Bundan sonra gerek CHP Altınoluk Örgütü olarak bizlerin gerekse Edremit’teki yöneticilerimizin tek hedefi Edremit Belediyesini kazanmaktır.

Belediyede ki görevinizin yanında parti içerisinde de aktif bir görevinizin olması “etik” tartışmalarına yol açmıştı. Siz nasıl yorumluyorsunuz?

Burada önemli olan almış olduğunuz görevi en iyi şekilde yerine getirip getiremediğinizdir. Ben almış olduğum görevleri en iyi şekilde yerine getirdiğim için vicdanım rahat. Yapılan eleştirilere de bu noktada katılmadığımı ifade etmek istiyorum. Hem kamuda işçi olup hem de siyasetin içerisinde aktif olarak görev almak biraz da yürek isteyen bir iştir bana göre.

CHP Altınoluk yöneticileri için “barlarda siyaset yapıyorlar” tarzında eleştiriler yapılıyor. Gerçekten barlarda mı siyaset yapıyorsunuz?

İnsanın ve emeğin olduğu her yerde siyaset yapıyoruz. Bir insanın bara gitmesi kişinin özel yaşantısıyla alakalı bir durumdur. Alın terimizle kazandığımız paralarla istediğimizde bara gideriz istediğimizde tatile gideriz bu kimseyi ilgilendirmemeli. Bazı siyasiler gibi büyük otellerde yemekler veremiyoruz belki ama en azından eşimiz dostumuz geldiğinde onlarla beraber kendimize zaman ayırıyoruz.

Parti içerisinde belirli bir grubun “çıkarlar doğrultusunda” siyaset yaptıkları söyleniyor. Buna katılıyor musunuz?

O birileri kim bilmiyorum. Şayet burada itham edilmek istenen mevcut yönetimimiz ise eleştiriler doğru değildir. Sorunuza kişisel olarak cevap vermem gerekirse, Altınoluk’ta yıllardır hiçbir kişinin veya belirli bir grubun baskısı olmadan tamamen kendi görüşlerim doğrultusunda ve halkımızın ve partimizin çıkarları doğrultusunda siyaset yaptığımı söyleyebilirim. Bu konu da geçmişte ödün vermediğimiz gibi yarın da ödün vermeyeceğiz. Bunun da böyle bilinmesini istiyorum.

CHP Altınoluk Belde Yöneticileri için “Hasan Özpolat’ın adamları” tarzında bir eleştiri yöneltiliyor. Altınoluk Belediye Başkanı Hasan Özpolat’ın adamı mısınız?

Örgüt bilinci içerisinde olan insanların, mevcut yönetimle belediye başkanının uyum içerisinde çalışmasından neden rahatsızlık duyuyorlar merak ediyorum. Biz, belediye başkanımız Sayın Hasan Özpolat’la son derece uyum içerisinde bu süreci götürüyoruz. Netice de Sayın Özpolat CHP’li bir belediye başkanıdır, bizler de CHP’nin Altınoluk’taki yöneticileriyiz. Bunu söyleyen insanların art niyetli olduklarına inanıyorum.

CHP Altınoluk Örgütü’nün bildiğim kadarıyla 1300 civarında üyesi bulunuyor. Bu üyelerinde yarıya yakınının “naylon” üye oldukları eleştirileri dile getiriliyor. Bu doğru mu?

Hatır gönül ilişkisiyle partiye üye olanlarda mutlaka olmuştur. Bu her partide ve her yer de görülebilir. Ama ben bunu kalkıp “yarısı” diye tanımlayamam. Bunu net olarak bilemeyiz. Öyle yarıya yakınının da belirttiğiniz gibi olduğunu düşünmüyorum. Partiye üye olan vatandaşlarımızın bu bilinç içerisinde hareket etmeleri ve siyasi çalışmalarımızda bizlere destek vermeleri bizler için asıl önemli konudur ve bu konuda da ciddi destekler gördüğümüzü bilmenizi istiyorum.

Siyasi olarak bundan sonra ki hedefiniz nedir?

Siyaseti hiçbir zaman belirli bir makam için yapmadım. Bundan sonra da partim bana nerede hangi görevi verirse orada emrinde olurum.

Seçim sürecinin yaklaşmasıyla aday adayları da ortaya çıkmaya başladılar. Özellikle Altınoluk’tan oldukça fazla sayıda aday adayı ismi geçiyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

İsimlerin önemi yok fakat sayının fazla olması parti içerisinde demokrasinin işlediğinin en önemli göstergesidir. İsteyen herkes aday adayı olabilir. Mevcut durumda resmi olarak veya bir şekilde adı geçen isimlerin fazla olması da yöneticiler olarak bizleri memnun ediyor. Şunu da ilave etmek istiyorum; aday adayı sayısının fazla olması Cumhuriyet Halk Partisinin başarılı olacağının en önemli göstergesidir.

15 Ağustos 2013 Perşembe

PİŞMAN OLDUM!

Geçen hafta İşçi Partisi Edremit İlçe Başkanı Sayın Hüseyin Özdemir’in Edremit Belediye Başkanlığına aday olabileceğini, bununla ilgili olarak önemli kaynaklardan “ciddi” bilgiler edindiğimi sizlerle paylaşmıştım.

Paylaştığıma paylaşacağıma pişman oldum!

CHP’li bazı kişilerin söylemleri başta olmak üzere hem sosyal medya da hem de gündelik hayatta onlarca tepkiyle karşılaştım.

Tepkilerin genelinde şunlar dile getirildi:

• “İşleri ancak CHP’ye vurmak, aday olacakta ne olacak?” diyeni oldu.

• “Aday olmasına olsun da, 200’ün üzerinde oy alamaz” diyeni oldu.

• “İşçi Partisi’nden aday olacağına CHP’ye destek versin” diyeni oldu.

• “Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. Kendi hallerine bırakmak en iyisi” diyeni oldu.

• “Kazanamayacağını bile bile seçime girmek ideolojisine ihanet etmek değil midir?” diyeni oldu.

• “Girsin girsin, CHP’nin oylarını bölerler ne güzel” diyeni oldu.

• “Memlekette ‘dik’ duran tek parti İşçi Partisidir, destekliyorum” diyeni oldu.

• “Hüseyin Özdemir kim yahu?” diyeni oldu.

Hatta ve hatta; “Başkan seçilirse gazete de yazmaya devam edecek mi?” diyeni bile oldu…

Gazetemizde köşe yazarlığı da yapan Sayın Özdemir Edremit’e belediye başkanı olur mu bilemem ama (henüz resmi bir adaylık durumu yok) dediğim gibi seçimlere renk katacakları kesin.

Gazetemize e-mail ve sosyal medya aracılığıyla gelen olumlu-olumsuz tepkiler de bunun en güzel göstergesi…

SOSYAL MEDYAYI “KAVRAYAMAYAN” SİYASİLER…

Sosyal medya artık hayatımızın büyük bir bölümünü kaplar hale gelmiş durumda. Gün içerisinde tweetlerimizi veya Facebook bildirimlerimizi takip etmediğimizde kendimizde büyük bir boşluk hissediyoruz. Bu gerçeği görmezden gelmeden yerel seçimler arifesinde önemli bir konuya değinmek istiyorum.

Sosyal medya araçları içerisinde özellikle Twitter gazeteciler ve siyasiler için bulunmaz bir nimet. Etkilerini ve tepkilerini de en son gezi olaylarında net bir şekilde görmüş olduk.

Edremit Belediye Başkanlığına aday adayı olan kişileri şöyle bir gözümün önünden geçirdiğimde Sayın Adnan İnci haricinde bu mecraya önem veren hiç kimseyi göremedim. Elbette gözümden kaçanlar da olabilir…

Özellikle genç seçmen kitlesiyle birebir iletişim kurma konusunda büyük bir avantaj olan Twitter’ı yerel siyasilerimiz ne zaman kavrayacaklar bunu da inanın çok merak ediyorum.

Zira; memlekette, Twitter’ın gücü öyle bir hal aldı ki; gezi eylemleri oradan örgütlenirken, memleketin muhalefet liderleri Başbakan’a aynı mecradan cevaplar veriyor. Ve bu cevaplar da büyük gazetelerde büyük harflerle gözümüzün içerisine sokuluyor.

Söz Twitter’dan açılmışken takip etmek isterseniz buradayım: twitter.com/@okyondr

ALTINOLUK’UN ÜZERİNDEN GEÇTİLER…

Ramazan ayının sona ermesiyle birlikte bayram tatili adeta “Altınoluk’un üzerinden geçti” diyebiliriz. Ne güzel “biz bize” hayatımızı sürerken bayramın ilk gününden itibaren ne telefonlarımız çeker oldu ne arabaları park edecek yer bulabildik ne de denize girebilecek kumsal da sakin bir köşe.

Altınoluk esnafı adına güzel geçtiğine inandığım bayram tatiliyle ilgili Twitter’da atılan bazı tweetleri sizlerle paylaşmak istiyorum:

@umitaggul: dün bayram dönüşü altınoluk-istanbul arası hiç çevirme yok, bomboş istanbul'da her yerdeydi. amacınız kazaları engellemek mi ceza yazmak mı?

@fatma_solak: Ohh be Bayram tatili için gelenler gitti Altınoluk rahatladı çok şükür. Neydi o öyle insan yığını..

@elmasonur: Altınoluk yine bambaşka eğlendirdi. "Altınoluk Bayram III" görüşmek üzere

@tilaMurat: altınoluk'a gelmek için en yanlış zamanın bayram tatilleri olduğunu söylemek isterim. gelmeyin. memleketiniz neresiyse oraya gidin.

@mehmetortac: Akçay ve Altınoluk bayram tatili nedeniyle küçük İstanbul olmuş. Her taraf 34 plaka ve trafik köprü trafiğinden beter.

@sevoshyus: Altınoluk da b.k mu var herkes orda (bayram günü calistigi icin kiskancliktan kuduran insan twiti)

@cansuertek: Ya sen Akçay Altınoluk yolusun trafik senin neyine? Gidin buradan bayram tatilcileri gidin boşaltın burayı yeter be

@mertinsani: bayramda herkes altınoluk civarında olsun. görüşülsün, hasretler giderilsin, eğlenilsin, hayat 3-5 günlüğüne cidden bayram olsun.

@aliekberkaracam: Çok tedirginim... Acaba, vali bey "Bayram" Tatilinide iptal edermi? Eğer öyle olursa bizim "Altınoluk" hayalleri suya düşer...

@SybilVainn: Altinoluk merkezde park edecek yer yok hic bu kadar kalabalik olmamisti bayram bitti e hadi gidin gari!

@acun_m: Hicbir zaman hayat bayram olmadi yada her sana gelisimiz bayramdi #Altinoluk

@MineCanan: 10 km'yi 45 dakikada geldim. Tesekkurler Altinoluk trafigi, tesekkurler bayram kalabaligi!

@ysmnkrmn: Bayram tatil deniz kum gunes dondurma altinoluk istanbul..bu kelimelerin arasina anlamli kelimeler yerleştirerek kuralli cumle kurunuz.

İNSANLIK İÇİN KÜÇÜK BİZİM İÇİN BÜYÜK

Önümüzdeki hafta ulusal gazetecilik için “küçük” yerel gazetecilik için “büyük” bir haberin altına imza atmanın çalışmasını yürütüyoruz…

Dahası, haftaya…

7 Ağustos 2013 Çarşamba

İSMAİL AYNUR’DAN İDDİALI SÖZLER

Altınoluk Belediyesi eski Başkanı, Edremit Ticaret Odası (ETO) yeni Başkanı İsmail Aynur Haber İDA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Okay Önder’e birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu.

- EVET, ADAY OLACAKTIM…

- ETO BANA DAR GELİYOR…

- ADAY ADAYI OLURSAM, ADAY DA OLURUM…

- ALTINOLUK HALKI BENİ YALNIZ BIRAKMADI…

- SİYASETİ BIRAKMIYORUM…

Sayın Aynur ilk önce ETO’ya aday olma fikri nereden çıktı bunu sormak istiyorum?

ETO’ya başkan olmak benim rüyamda bile yoktu. Eski yönetimden bazı arkadaşların böyle bir isteği oldu. Kendilerinin beni bu göreve uygun gördüklerine dair bazı söylemleri oldu ve bana da bunu kabul edip etmeyeceğimi sordular. Hatta kabul etmemi birazda zoraki olarak bana dikta ettiler diyebilirim. Bende bunun kararını tek başıma almak istemediğimi, konuyu bazı arkadaşlarla görüşmem gerektiğini ifade ettim. Arkadaşlarımla yaptığım istişareler sonucunda da bunun uygun olacağını ve benim bu görevi yapabileceğimi ifade ettiler. ETO gibi bir kuruma başkan olmak biraz da ekip işidir. Netice de aday olduk ve kazandık.

ETO seçimlerine siyasetin çok fazla girdiği söylentileri var. Özellikle CHP’nin süreç içerisinde ciddi bir taraf olduğuna dair söylentiler konuşuluyordu.

İnsanlar bu seçimde siyaset yapmıyoruz deseler de siyaset hayatın her alanında yapılıyor. Evet, ETO seçimlerinde de siyaset işin içerisine girmiştir ama bu bizim grubumuz tarafından olmamıştır. Bizim grubumuzda eski Doğru Yol Partili, Anavatan Partili, Milliyetçi Hareket Partili ve hatta Adalet ve Kalkınma Partisi’nden de kişiler var. Şunu da özellikle belirtmek istiyorum. Biz ETO’yu siyaset alanı olarak değil hizmet alanı olarak gördük. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Başkan olduğum seçimlerde asıl siyaseti aslında karşı taraf yapmıştır. Bu nedense çok fazla dile getirilmiyor. Ama siz ETO seçimlerine zoraki olarak siyaset sokarsanız mağlup olursunuz.

Sayın Aynur merak ettiğim konulardan birisi de 2009 yerel seçimleri öncesi başınıza gelen hadise. Bu süreç ve sonrasında kendinizi yalnız hissettiniz mi? “Aynur imparatorluğu” diyebileceğimiz o yılların ardından yaşadıklarınız da neler hissetiniz?

“Aynur imparatorluğu” söylemine katılmadığımı ifade etmek istiyorum ilk önce. Ayrıca bu soruyu bana herkes soruyor. Ben içeriden çıktıktan sonra Sayın Hasan Özpolat’a koşulsuz olarak destek oldum. Partime hiçbir zaman ihanet etmedim. Sayın Hasan Özpolat’ın da seçilmesinde önemli ölçüde katkılarım olmuştur. Kendimi yalnız hissetme konusuna gelince… Burada özellikle Altınoluk halkına teşekkürlerimi bir kere daha ifade etmek istiyorum. Beni hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. Aslında kendime de bir pay çıkartmak istiyorum; demek ki görev sürem içerisinde insanlarla iyi ilişkiler kurmuş, Altınoluk’un yararına işlerin altına ekibimle beraber imza atmışım. Kalbini kırdığım insanlar muhakkak ki olmuştur ama onların da gönlünü bir şekilde almayı bilmişim.

Sayın Aynur merak edilen sorulardan birisini de Altınoluk ilçe olsaydı veya beldelik statüsü devam etseydi başkan adayı olacak mıydınız?

Evet. İlçe olsaydı da veya şuan ki haliyle devam etseydi Altınoluk Belediye Başkanlığına aday olacaktım.

ETO Başkanlığını kullanarak Edremit Belediye Başkanlığına aday olacağınız yönündeki söylentilere nasıl bir cevap veriyorsunuz?

Bunu söyleyen insanlar art niyetli insanlardır. Ben Edremit Belediye Başkanlığına aday olmayacağımı defalarca dile getirmeme rağmen hala daha ısıtılıp kamuoyuna sunulmasına anlam veremiyorum.

Güncel konulardan birisine değinmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Ergenekon davası sonuçlandı. Nasıl yorumluyorsunuz?

Yüz karasıdır. Gazetecilik yapan bir insanın darbeyle falan ne işi olabilir. Mevcut hükümetle 8 yıl çalışmış bir Genelkurmay Başkanı terör örgütü yöneticisi olarak müebbet hapse mahkûm ediliyor. Neresinden bakarsanız bakın rezalet bir durumdur. Alınan kararlarında kesinlikle siyasi olduğunu düşünüyorum.

Sayın Aynur Altınoluk’ta bir dönem belediye meclis üyeliği üç dönem de belediye başkanlığı yaptınız. Altınoluk’ta yaşayan insanların sizin görev sürenize yönelik olarak ilk iki dönem başarılı çalışmalar ortaya koyduğunuz, son dönemde ise hiçbir şey yapmadığınızı yönünde eleştiriler var. Bu eleştirilere ne söylemek istersiniz?

Bu eleştirileri yapan insanlar sanırım Altınoluk’u arıtma, amfi tiyatro ve Çınaraltı Çay Bahçesi’nin etrafı olarak görüyorlar. Altınoluk’ta 2200 hektar imarlı alan var. Altınoluk’un köy meydanı ve Cumhuriyet Meydanı’nda çalışma yapmak “başarılı çalışmak” anlamına gelmez. Bunu söyleyen vatandaşlarımız lütfen diğer yerlere ve yapılanlara da baksınlar.

Altınoluk Belediyesi’nin çalışmalarını nasıl yorumluyorsunuz? Sizce başarılı işler ortaya koyuluyor mu?

Mutlaka ki herkesin bakış açışı farklıdır. Eksiklerin olabileceği gibi doğru yapılan işler de mutlaka vardır.

Peki, Altınoluk Belediye Başkanı Sayın Hasan Özpolat’ı başarılı bir belediye başkanı olarak görüyor musunuz?

Bu konuda yorum yapmak istemiyorum.

ETO Başkanlığına alışabildiniz mi?

Vallahi ne yalan söyleyeyim henüz alışamadım. Ben daha hareketli ve geniş alanda çalışmaya alışık birisiyim. ETO’nun çalışma alanı daha kısıtlı olduğu için zorlanmıyorum dersem yalan olur ama alışmak zorundayım. Bir görev aldık ve hem vatandaşlarımıza hem de ETO üyesi tüccarlarımıza layık olmak için her şeyi yapacağız.

Körfez siyasetinin son 20 yılında aktif görev almış İsmail Aynur ETO Başkanı olduktan sonra siyaset arenasından çekilecek diyebilir miyiz? Siyasi olarak bundan sonra hedefleriniz olacak mı?

Siyaset öyle “bırakıyorum” denilince bırakılacak bir alan değildir. Ha deyince siyaseti bırakamazsınız. Size gönül bağı olan insanlarla beraber bir yolda yürüyorsunuz onların düşüncelerini almadan bunu yapamazsınız. ETO Başkanı sıfatıyla kesinlikle siyasi kimliğimi bir kenara bıraktım ama bu görevimiz bittikten sonra yine kaldığımız yerden devam edebiliriz.

Belediye Başkanlığında deneyimli birisi olarak, büyük bir ilçe konuma sahip olacak Edremit’te sizin bakış açınıza göre nasıl bir belediye başkanı olmalı?

İlk önce şunu söyleyeyim Edremit büyük bir ilçe olmuyor. Baktığınızda İstanbul’un Kadıköy ilçesinin sadece 1 milyon seçmeni var. Bu gibi büyük ilçelerde alt yapı diye bir sorun kalmamıştır artık. Ama bizim buralara baktığınız zaman, Altınoluk haricinde ciddi bir alt yapı sıkıntı var. Altınoluk’ta kendi dönemimde bu anlamda başarılı çalışmaları hayata geçirmiştik. Tabi burada birde Edremit’e talip olan arkadaşların ne için aday oldukları da önemli. “Belediye Başkanı” olmak için aday olmak değildir bence asıl mevzu. Önemli olan Körfez halkına hizmet götürecek ismin seçilmesidir. Vatandaşa bam güm yapmakla başkan olunmuyor. İnsan ilişkilerine önem veren ve sokağa çıktığı zaman insanlardan saygı görev ve çalışmaları takdir edilebilecek isim aday olmalıdır. Baktığınız zaman Altınoluk ve Güre birbirinden kopuk. Zeytinli ve Akçay her ne kadar iç içe olsalar da Zeytinli’nin yukarı tarafıyla sahil kısmı bile birbiriyle ayrı yaşıyor. Burada bütçe konusu da çok önemli. Zor bir iş. Seçilecek arkadaşa kolaylıklar diliyorum. Sorunuzun dışında son olarak şunu ifade etmek istiyorum; Altınoluk’a gerçekten yazık oldu. Ben işin özünde Balıkesir’in Büyükşehir olmasına da karşıydım ama hayırlısı olsun demekten başka bir çaremiz yok bundan sonra.

Sayın Aynur siyasi çalışmalarınızı yakından takip eden bir gazeteci olarak anlam veremediğim konulardan birisi de Edremit’e neden aday olmadığınız. Aynı soruyu az önce de sordum ama kendiniz de neyi eksik gördünüz?

Benim kendimde eksik gördüğüm bir şey yoktu güzel kardeşim. Benden önce çok arkadaş aday olmak için hamle yaptı (gülerek). Az önce de belirttiğim gibi benim gönlüm Altınoluk için atıyordu. Mevcut iktidar Altınoluk’un geleceğini bu şekilde tayin etmese bende aday olacaktım ve Altınoluk halkının da bize teveccüh göstereceğine dair en ufak bir şüphe taşımıyordum.

Bahsini ettiğiniz konuyla paralel olarak konuşulan konulardan birisi de, Altınoluk mevcut statüsüyle kalsa veya ilçe yapılsa ve sizde CHP’den aday gösterilmeseniz bağımsız aday olacağınız yönünde. Böyle bir durum oluşsaydı bağımsız aday olur muydunuz?

İsmail Aynur Cumhuriyet Halk Partisi’nden aday adayı olursa aday da olurdu. Bunu söyleyenler kendilerine göre bir şeyler yontuyordur. Ben gözümü CHP’de açtım ve CHP’de kapatacağım. Bunun da böyle bilinmesini istiyorum. Eğer bağımsız aday olmak gibi bir düşüncem olsaydı hapishanedeyken bunu düşünürdüm. Bu parti bana çok şeyler verdi ben partime ihanet etmem.

İddialı konuşuyorsunuz ama son genel seçimlerde CHP’den milletvekili aday adayı olmanıza rağmen aday gösterilmediniz. Demek ki; İsmail Aynur aday adayı olursa aday olamayabiliyormuş…

O konumla belediye başkanlığı çok farklı…

Sayın Aynur gazetemizi ne kadarıyla takip edebiliyorsunuz bilmiyorum ama Haber İDA için de yorum alabilir miyim?

Yayım hayatına başladığı günden itibaren takip ediyorum. Gazetecilik mesleğini birilerinin çıkarları doğrultusunda yapmadığınızı görmek beni mutlu ediyor. Şuanda çok doğru bir çizgi de ilerliyorsunuz ve umarım böyle gidersiniz. Gazetecilik mesleği kutsal bir meslektir. Vatandaşın gözü-kulağı olma gibi bir sorumluluğunuz var. Başarılı çalışmalarınıza devam etmenizi temenni ediyorum. Bu vesileyle Altınoluk ve körfez halkının da bayramını kutluyorum. Memleketimiz de daha adaletli, demokrasinin özümsendiği nice bayramlar temenni ediyorum.

NOT: Twitter'dan takip etmek için: "twitter.com/@okyondr"

KAMUOYU YARATAN HABER, AMACINA ULAŞMIŞTIR

Haber İDA Gazetesi yayım hayatına başlayalı 25 sayı oldu. İyisiyle kötüsüyle 25 sayıdır sizlerin karşısına çıkıyoruz. Hafta oldu “lay lay lom” yaptık, hafta oldu “lafı gediğine” koyduk…

25 sayıdır bizlere göstermiş olduğunuz ilgi ve alaka ile daha güzel bir gazete hazırlamanın, okurlarımıza yakışır haberlerin altına imza atmanın derdine düşüp heyecanını yaşıyoruz.

Lafı fazla eveleyip gevelemeyeceğim. Bugün dost sohbeti yapıyoruz. Dertleşelim istedim…

Geçtiğimiz hafta manşette kullandığımız “Adaylar Yarışıyor” haberi gazetemizin en ses getiren haberlerinden birisi hatta başı çekeni oldu. Gazeteye bebeği gibi emek veren birisi olarak elbette sevindim, işimize olan bağlılığıma katkı sundu.

Lakin; haberimizin temasında kullandığımız meclis üyesi adaylarına takılanlar olmuş. Olacaktır elbet, kamuoyu önünde iş yapmanın gereklerinden birisi de budur. Birileri bir şeylere takılacak ki gündem oluşsun, kamuoyu yaratalım, gazetenin amacı yerini bulsun.

Haberimizde meclis üyesi adaylığını resmi olarak açıklayan ve siyasi kulislerde isimleri sıkça geçen kişilerin fotoğraflarına yer verdik. Kasti olmadan atladıklarımız da oldu, kendilerinden de özür diliyoruz. Fakat okurlarımızın “bazıları” manşette kullandığımız fotoğraflara fena halde takılmış durumda.

Şöyle ki; “neden Beriye Başak’ı birinci sıradan verdin” diyeni de oldu, “yahu kardeşim sen beni neden altlara attın” diyeni de… Hatta “İmtiyaz sahibi Ümit Yaşar Baburşah’ı en alta koymuşsun, fırça yeme!” diyenini bile duydum!

Bunları söyleyenlere “ya bir dakika, siz orada alfabetik sıraya göre sıralama yaptığımızı anlamadınız mı?” diye soramadım. Sormak istemedim. Üşendim, çekindim, sıkıldım…

Haberin metin kısmını okumadan, sadece fotoğraflara bakarak bir haber ele alındığında neler olabiliyormuş bunu da görmüş olduk. İyi bir deneyimdi!

Bazı okurlarımız şunu bile söyledi desem belki inanmazsınız, “Hasan Özpolat’ın adayları bunlar değil, Hasan şunlarla şunlarla çalışmaz”… Yahu güzel ablacım, ağabeyim, saygıdeğer büyüğüm; orada fotoğrafları olan insanların Sayın Hasan Özpolat’ın listesi olduğunu nereden çıkardınız! Haberin hangi bölümünde Sayın Özpolat’ın isminin “H”si veya “Ö”sü geçiyor…

Velhasıl-ı kelam; artık haberleri “sizlere” (o “sizler” kendilerini biliyor) sunarken neyi nasıl yapacağımızı şaşırmış durumdayız! “Haberi nasıl sunarsak altından bir şeyler çıkartılmaz?”ın derdine düştük…

İSMAİL AYNUR RÖPORTAJININ “DETAYLARI”…

Körfez siyasetinin son 20 yılında adından sıkça söz ettirmiş bir isim Sayın İsmail Aynur. Altınoluk’ta 1 dönemi belediye meclis üyeliği, 3 dönemi belediye başkanlığı olmak üzere toplam 4 döneme bir şekilde imzasını attı. Yeri geldi çok ağır eleştirildi yeri geldi başarılı işlerin altına imza attı.

Önce Körfez Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptığım dönemde yazmış olduğum bir yazıdan dolayı bana uzunca zaman soğuk davransa da, sanırım buzlar erimiş durumda. Kendisi de sadece “gazetecilik” adına yazılar yazdığımızı ve yazılarımızda “tarafsızlık” ilkesini ön planda tuttuğumuzu gördü diye düşünüyorum.

Gerçekleştirdiğimiz röportajın detaylarına gelince…

Bir zamanlar “efsane” sıfatına haiz olmuş bir isimden şu gibi izlenimler edindim;

• Sayın İsmail Aynur’un ses tonu hala daha buram buram siyaset kokuyor.

• Söyleşiye başladığımızda kendimi bir arada Çınaraltı Çay Bahçesi’ndeki seçim konuşmalarında sanmadım değil…

• Sayın Aynur söylemlerinde hala daha iddialı… Hala daha keskin ve net konuşuyor…

• Kaçamak cevaplar vermemeye özen gösteriyor. Yorum yapmak istemediği konularda lafı eveleyip gevelemiyor.

• Her ne kadar kendisini yalnız hissetmediğini söylese de bana kırgınlıkları daha tamir edilmemiş geldi. Birilerine çok fena alındığının hissini uyandırdı…

HÜSEYİN ÖZDEMİR İSMİ RENK KATACAKTIR…

Gün geçmiyor ki Altınoluk’un ve dolayısıyla Körfez siyasetinin “cadı kazanı” olarak tabir edebileceğim siyasi kulisine yeni bir “aday adayı” haberi düşmesin. Geçtiğimiz hafta AKP Altınoluk Belde Başkanı Sayın Metin Örkçü’nün Edremit Belediye Başkanlığına aday adayı olma ihtimalinin kuvvetli olduğunu ve bunu ciddi bir kaynaktan edindiğimi bu köşeden sizlere duyurmuştum.

Ve yine ciddi bir kaynaktan önemli bir haber geldi.

İşçi Partisi Edremit İlçe Başkanı Sayın Hüseyin Özdemir 2014 yılında yapılacak yerel seçimler de Edremit Belediye Başkanlığına aday olacakmış. (?)

Siyasete hareketlilik getireceğinden en ufak bir şüphe duymadığım bu haber eğer kesinlik kazanırsa siz o zaman Edremit genelinde İşçi Partililerin koparacağı curcunaya bir bakın.

AKP’liler başta olmak üzere CHP ve MHP’lilerin İP’lilerden çekeceği var dersem mübalağa yapmış olmam sanırım…

Ne diyelim; kendisine de bol şans diliyoruz…

Yolu açık olsun…

NOT: Twitter’dan takip etmek için – “twitter.com/@okyondr”

31 Temmuz 2013 Çarşamba

CHP ÜZERİNE BA(Ğ)ZI ŞEYLER…

Altınoluk, Körfez siyasetine yön veren en önemli yerleşim yeri olmaya devam ediyor. En son Edremit Ticaret Odası (ETO) seçimlerinde de bunu net bir şekilde gösterdi. Altınoluk delegasyonunun ağırlığını koyması ve CHP yönetimlerinin işin içerisine girmesiyle (!) 12-0 gibi ezici bir hezimet yaşandı. Bilenleriniz biliyor…

Şu sıralar hangi CHP’liyle görüşseniz Edremit’i “çantada keklik” görüyor. Hemen hepsinin dillerinden şöyle sözler duyuyoruz;

- Edremit genelindeki sermaye sahipleri CHP’nin iktidarını istiyor. Bu seçimin kaybedilme ihtimali dahi yok.

- ETO seçimlerinde aldığımız zafer, Edremit için işimizi fevkalade kolaylaştırıyor.

- Aday adayı bolluğu yaşanan bir partiyiz. Kim aday gösterilirse gösterilsin, herkes dimdik arkasında duracak ve Edremit’e CHP’nin bayrağını dikeceğiz!

- AKP ve MHP bırak belediye başkan adayını, meclis üyeliği için bile isim bulmakta zorluk çekiyor. Sıkıntı yapma panpa!

- Altınoluk, Güre, Akçay ve Zeytinli CHP’li belediyeye sahip. Buna Edremit merkezinde ki ciddi oy artışını da eklediğimizde ETO seçimleri gibi tarihi bir galibiyet alacağız. Edremit’teki seçimler, CHP’nin tarihine geçecek, isimlerimiz altın harflerle yazılacak.

Breh, breh, breh… Baksanıza yahu CHP’lilerin söylemlerine, atı alıp Üsküdar’ı geçmişler bile… (!)

Bunu söyleyen CHP’li yönetici ve partili hanımefendilere ve beyefendilere, naçizane görüşlerim olarak şu gibi şeyler söylemek istiyorum;

- Edremit genelinde ki sermaye sahipleri eğer gerçekten CHP’nin iktidarını istiyorlar ise, siz o seçimi kaybedin, hatta 1 tane bile meclis üyesi çıkartamayın! Seçim meydanlarında “sermaye karşıtı” söylemler söyleyip, duvarın arkasında “sermaye” ile el ele veriyorsanız olmaz olsun sizin halkçılığınız, olmaz olsun solculuğunuz!

- ETO seçimlerinde alınan sonuç gerçekten büyük bir zaferdir. Bu hem kabul edilmesi hem de kutlanılması gereken bir durum. Fakat; Edremit’in Tuzcumurat mahallesindeki Ahmet ağabeyin, Akçay’ın Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Hanife teyzenin, Güre’nin İskele Mahallesi’ndeki Mahmut amcanın ve Altınoluk Küçüksu Mahallesi’ndeki Şerife teyzenin Edremit Ticaret Odası’yla bir bağlantısı olmadığını da unutmayın…

- Aday adaylarında bolluk yaşanması, parti içerisinde demokrasinin (?) olduğunu gösteriyor. Bu halinizle, hem AKP hem de MHP’ye fark atıyorsunuz, eyvallah… Lakin; CHP’nin tarihinde hep “kuyu kazma” olmuştur. Bunu yapanlar gerçekten Cumhuriyet Halk Partisi’nin görüş ve düşüncelerini savunan kişiler midir bunu tartışabiliriz. “Harbiden” CHP’li olan aday adaylarının zaten aday gösterilecek kişiye saygı duyacağına ve arkasında dim dik duracağına dair bir şüphe taşımıyorum.

- “Ben sıkıntı yapmıyorum panba, sende sıkıntı yapma!” demek istiyorum… AKP ve MHP’nin belediye başkanlığı ve meclis üyeliği için aday adayı çıkartma da sıkıntı yaşayacağını da hiç sanmıyorum. Bu iki partinin işleyişinde “biat etme” kültürü olduğu için elbet yukarılardan bir yerlerden mesaj bekliyor olabilirler. CHP; AKP ve MHP’ye göre “demokrasiyi” biraz daha kavrayabilmiş bir yapı da olduğu için, rakiplerine oranlar “kat be kat” fazla aday çıkartması olağan bir durum…

- CHP’yi Edremit’te seçime götürecek olan kadro, eğer gerçekten Altınoluk, Güre, Akçay, Zeytinli ve Edremit merkezindeki oy oranları ve buralardaki belediyelerin CHP’li olmasıyla seçimin kazanılacağını düşünüyor ise; vay bu CHP’nin Kadın Kolları’nda “hiçbir çıkarları” olmadan koşturan o kadınlara!

Velhasıl; Cumhuriyet Halk Partisi, Edremit tarihinde hiç olmadığı kadar seçimi kazanmaya yakın duruma gelmiştir. Belde ve ilçe yöneticileri ile belediye başkanlarına ve Edremit’e talip aday adaylarına büyük bir sorumluluk düşmektedir.

Ve umarım kendileriyle baş başa kaldıklarında aynaya bakıp şu soruyu sorabilirler; “benim kişisel hırsım, egom ve koltuk sevdam, bu memleketin gariban çocuklarının hayallerinden acaba daha mı büyük?”…

İNSANLIK İÇİN KÜÇÜK, ÖRKÇÜ İÇİN BÜYÜK BİR ADIM

Siyaset üzerine yazı yazmayı gerçekten seviyorum. Kimi zaman düşüncelerimizde yanılabiliyor, kimi zaman yanlış tespitler de bulunabiliyor, kimi zaman da istemeden birilerinin kalbini kırabiliyoruz. Yine de siyasetin ve siyasetle uğraşan insanların “güzel?” insanlar olduğunu düşünüyorum. Kime ve neye göre olduklarını da elbette tartışabiliriz…

Siyaset arenasının dedikodu kazanı ise şu sıralar harikulade kaynar vaziyette…

O kazana atılan en son iddia ise, son derece ciddi olduğuna inandığım bir kaynaktan geliyor.

AKP Altınoluk Belde Başkanı Sayın Metin Örkçü’nün Edremit Belediye Başkanlığına aday olduğu iddiaları… Altınoluk ve Körfez kamuoyu muhtemelen bu haberi ilk önce yazımda okuyacak. Ve Sayın Örkçü içinde dedikodu kazanı kaynamaya başlayacak.

Sayın Örkçü’nün düşüncelerinin ve entelektüel yapısının mensubu olduğu AKP’ye oranla son derece “zıt” olduğunu düşündüğümü defalarca bu köşe de dile getirmiştim. Aynı şeyleri tekrar söylüyorum…

Ve eğer iddia doğru ise, Sayın Örkçü’nün işi gerçekten çok zor. En ciddi rakibi CHP’nin adaylarını “alt” etmenin ötesinde, parti içerisindeki yapıyı “alt” edip “aday” konuma gelmesi gerekecek.

Ne diyelim, şansı bol olsun…

“OĞULA İYİ BAKIN OĞUL”…

Geçtiğimiz hafta Altınoluk Belediye Başkanı Sayın Hasan Özpolat’ın annesi Haney Özpolat vefat etti. Vefat haberini duyar duymaz Sayın Başkana başsağlığı mesajı gönderdim. Kendisi de hemen yanıt verdi.

Haney anneyi birkaç defa görmüşlüğüm var. “Anadolu kadını” denilen o duruşu gözlerinden anlayabileceğiniz birisiydi. Kendisiyle bir defa sohbet etme imkânım oldu. CHP Altınoluk Kadın Kollarının düzenlediği “anneler günü” yemeğiydi yanlış hatırlamıyorsam. O sıralar belediye de görevli olduğumu öğrenince bana şöyle demişti; “oğula iyi bakın oğul”… Neden öyle dediğini hiç anlayamasam da, dilinden düşen o sözcüklerde bile mağrur bir yüreği olduğunu gösterdiğini düşünüyorum.

Annelerine ne kadar bağlı insanlar olduklarını bildiğim Sayın Başkan’a, kardeşi Ahmet Özpolat’a ve ailesine bir kere daha metanet diliyorum.

Yeryüzündeki tüm anneler gibi seninde mekânın cennet olsun Haney anne…

SİYASET VE SİYASETÇİ ÜZERİNE

Bence siyaset şöyle olmalı, siyasetçi şunları yapmalıdır;

• Eleştirildiğinde “olgunlukla” karşılayabilmeli.

• Vatandaşa karşı sinirli duruşunu “sükûnet” e bırakabilmeli.

“Demokrasi” sözcüğünü bir sözcük olmaktan ileriye taşımayı hedeflemeli.

“Özgürlük” kavramının sınırlarını sürekli genişletmeye çalışmalı.

“Seçim öncesi” başka “sonrası” başka olmamalı.

“Halka hizmet” sözünün aslında “hak’ka hizmet” olduğunu bilmeli.

• Kişisel hırs ve egoların önüne “memleketin geleceği”ni koyabilmeli.

• Hata yaptığında “hatalı” olduğunu kabul edebilmeli.

“Özür” dilemenin insanlık için “onurlu” bir duruş olduğunu bilebilmeli.

• Yola çıktıklarını “yolda bulduklarına” değişmemeli.

“Günü kurtarma” adına ideolojisine “ihanet” etmemeli.

• İnandığı değerleri “siyasi malzeme” haline getirmemeli.

İNSAN NEDEN BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTER?

Bir insan neden belediye başkanı veya meclis üyesi olmayı ister?…

Bu soru son günlerde beynimi en çok kurcalayan sorularda TOP 1’de kendisine yer edinmiş durumda.

Vatandaşa hizmet götürmek için mi? Egosunu tatmin etmek için mi?

Yaşadığı şehri “yaşanılabilir” bir kent haline getirmek için mi? Yaşadığı şehrin “en söz sahibi” insanı olmak için mi?

Bir ortama girdiğinde ortamda ki herkes ona saygı göstersin diye mi? Bir ortama girdiğinde ortamdaki herkese saygı göstermek için mi?

Kişisel menfaatlerini daha da yukarılara taşımak için mi? Halkının menfaatlerine göz dikenlerin karşısında siper olmak için mi?

Bu soru işaretlerini daha da uzatabiliriz elbette…

Şaka maka bir tarafa, aylık geliri en az 5.000 en fazla 50.000 TL olan bir şahs-ı muhterem ne diye başkanlık veya meclis üyeliği ister ki? O kadar işin gücün arasında bir ton dert ve sıkıntıyla neden uğraşma gayretinin içerisine girer?

Ya bizim memleketteki siyasi hedefi olan insanların “memleket” ve “vatandaş” aşkının dozajı çok yüksek, ya da bu makamların getirdiği “çıkar” dozajında bir ayarsızlık var.

KEYMAN… (LAFLARA BAK!)

Altınoluk’taki siyasi partilerin “kilit” adamları bence şu isimler;

Cumhuriyet Halk Partisi: Deniz Onur Özcan

Adalet ve Kalkınma Partisi: Metin Örkçü

Milliyetçi Hareket Partisi: Sinan Başaran

İşçi Partisi: Hüseyin Özdemir

NOT: Twitter'dan takip etmek için: twitter.com/@okyondr

24 Temmuz 2013 Çarşamba

BU HABERİ YAPARKEN İÇİM SIZLADI

Altınoluk Avcılar Köyü’nde 16 yaşındaki zihinsel engelli kızı 44 gün boyunca alıkoyarak tecavüz ettikleri iddiasıyla yakalanan 3 zanlıdan ikisi geçtiğimiz günlerde cezaevine gönderildi. Zihinsel engelli kızın ikinci ifadesinde babasıyla ilgili söyledikleri savcıyı tekrar harekete geçirirken işin içinde babanın da olduğu anlaşıldı. Yakalama kararı çıkartılan babada (olmaz olsun öyle baba) şuan cezaevinde.

Haberi ilk ortaya çıkartan ve ülke gündemine taşıyan gazete Haber İDA oldu. Olayı duyar duymaz Altınoluk Jandarmasından kesin bilgi almamla beraber aynı gün içerisinde 3 zanlının da karakol önünde fotoğraflarını çektim. Olayın yaygın basına da taşınması adına haberi ve fotoğrafları bazı ajans muhabiri arkadaşlarımla paylaştım.

Haber bizim açımızdan önemli bir habercilik başarısı olsa da ben olaya böyle bakamıyorum. 16 yaşındaki zihinsel engelli bir kızın 44 gün boyunca alıkonarak tecavüze uğradığının iddiası bile bence en bomba haberden daha önemli ve daha yürek burkan bir hadise.

Toplum vicdanı bu ve benzeri olaylarla inanın büyük yara alıyor. “Memleket nereye gidiyor” diye sorar hale geliyoruz. Neresinden bakarsanız bakın alçakça, iğrenç ve mide bulandıran bir olay. Böyle bir olayın Altınoluk’ta yaşanması bizleri daha da üzen bir ayrıntı olarak hafızalarımızda yer ediniyor.

Olayın peşini bırakmayan ve zanlıları tutuklatarak cezaevine gönderen savcı beyi ve başarılı bir operasyonla zanlıları yakalayan Altınoluk Jandarma personelini Altınoluk halkı adına kutlamak istiyorum.

ADNAN İNCİ’DEN “İNCİLER”…

Edremit’e belediye başkanı aday adayı olan isimler arasında en renkli olanı Sayın Adnan İnci olacak gibi görünüyor. Aday adaylığını açıkladığı ilk günden itibaren gerek sosyal medya gerekse diğer siyasi çalışmalarla rakipleriyle arasındaki farkı kapatmaya çalışıyor.

Geçtiğimiz gün Facebook’ta ve Twitter’da Sayın Adnan İnci’nin bazı paylaşımlarını gördüm. Ramazan ayı dolayısıyla bir tarafta kendisinin diğer tarafta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in fotoğraflarının yer aldığı görsel bir çalışma hazırlamışlar.

Fotoğrafları görür görmez ilk aklıma gelen şeyleri ve dahasını paylaşmak istiyorum;

• Adaylık süreci içerisinde hazırlanacak görsellerde partinin genel başkanıyla yan yana fotoğraflar yayımlamak adettendir, bunu anlayabiliyorum. Bir tarafta Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafı yer alırken diğer tarafta neden sadece Gürsel Tekin?

• Anladığım kadarıyla aday adaylığı sürecinde Sayın Adnan İnci için gizli özne Gürsel Tekin olacak. Her dönem adaylar genel merkezle olan bağlarını güçlü kılmak ve bunu parti tabanına göstermek adına benzeri çalışmaları yapmışlardır ama bu seferki beni biraz şaşırttı.

• Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin ile olan ramazan ayı fotoğraflarını sosyal medyada paylaşılmasını anladım, bunu billboardlarda yayımlamayı da anladım fakat bu billboardların önünde fotoğraf çektirip paylaşmaktaki amaç nedir bunu anlayamadım.

• Belediye Başkanlığına aday birisi olarak sosyal medyayı aktif kullanmak istenmesini anlıyorum ve başarılı buluyorum. Günümüz düşüncesine ayak uyduran bir çalışma olması gayet hoş karşılanabilir. Fakat bir “fakat” daha olacak… Ramazan ayı billboardlarının önünde fotoğraf çektirip Twitter’da bunu partinin vekilleri ve yöneticileriyle “nasıl olmuş sayın vekilim” tarzında paylaşmak sizce de biraz abeste iştigal değil mi? Ayrıca fazlasıyla komik olmuş sanki. İlk gördüğümde epeyce gülmüştüm...

HÜSEYİN UZUN, GÜLSİMA BEKTAŞ VE SEVAL BOZKURT (?)

Diyorlar ki CHP’yi neden eleştirmiyorsun. Yaptığı onca yanlış siyaseti neden görmezden geliyorsun. Neden CHP’li parti yöneticilerinin yaptıklarına kulak kabartmıyorsun. Biz yerel bir basın organıyız ve yereli ilgilendiren konularla ilgili en çok eleştirdiğim parti de CHP’dir.

Bunu söyleyen değerli okuyucularımıza ve takipçilerime şunu söylemek istiyorum; siz neden beni yeterince iyi takip etmiyorsunuz?

Ayrıca şimdi iyi okuyun, bakın CHP’lileri nasıl eleştireceğim… (CHP yöneticilerini eleştirmek çok havalı bir durum kabul ediyorum)

İlk eleştirim CHP Edremit İlçe Yöneticisi Sayın Hüseyin Uzun’a… Göreve geldiklerinde CHP Edremit İlçe Başkanı Sayın Yurt Yıldırım ve seçilen kadronun ilk söylemlerinden birisi “başka bir görev için” yönetimden istifa etmeyeceklerine dair açıklamalarıydı. Olayları yakından takip edenlerin malumudur.

Şimdi Sayın Hüseyin Uzun’a sormak istiyorum;

• CHP’li delegeler sizi zamanı geldiğinde başka bir koltuğa (kesinlikle daha fiyakalı bir koltuk olduğunu kabul ediyorum) oturmanız için mi seçtiler? Veya siz zamanı geldiğinde başka bir koltuğa oturmak adına mı partiye yönetici oldunuz?

• Almış olduğunuz karara saygı duyuyorum. Saygı duymakla beraber iki şeyi merak ettiğimi bilmenizi istiyorum. 1) Almış olduğunuz kararın parti delegelerine bir “ihanet” olduğunu biliyor musunuz? 2) Sizi 2 sene boyunca partiye yönetici olsun ve yönetsin diye seçen insanlara ne gibi bir açıklama yaptınız?

Aynı eleştiriyi CHP Altınoluk Belde Yöneticileri Sayın Gülsima Bektaş ve Sayın Seval Bozkurt’a da yöneltiyorum.

• Sizlerin de kararına saygı duymaktan başka bir seçeneğimiz yok. Fakat sizi seçen delegelerde partiyi yönetmeniz için size oy verdiler bunu bilmenizi istiyorum. Siyasi hedefleriniz elbette olacaktır, bu da saygı duyulması gereken bir konu fakat milyonlarca insanın gönül verdiği bir partiyi başka koltuklara talip olmak için kullanmamalısınız.

Eleştirilerimi yönelttiğim adaylara dışarıdan ne gibi bir tepki geliyor bilmiyorum ama parti tabanıyla yaptığım görüşmelerde bütün bu isimlerin bahsini ettiğim konulardan dolayı yadırgandıklarını bilmelerini istiyorum.

BİRAZDA KULİS DEDİKODULARI

Siyasi kulislerde konuşulan dedikodulara yer vermek istiyorum birazda… Kahvehane ve kuaför köşelerinden her zaman mükemmel dedikoduların çıkacağına inanan bir gazeteci olarak birazda hakara makarayla duyumlarımı aktaracağım. Aktarmadan öncede ekliyorum; hiç birisi teyit edilmiş bilgiler değildir, sadece kulak kabarttığımız konular.

Anladınız siz onu…

• Gazetemizin değerli köşe yazarı ve siyasi çalışmalarını her daim yakından takip ettiğim Sayın Sinan Başaran’ın AKP’den meclis üyesi adayı olabileceği…

• Edremit Belediye Başkan Aday Adayı Sayın Adnan İnci’nin adayın belirleneceği zamana yakın rüzgârın etkisine kapılacağı ve ilk sıralardan meclis üyeliği isteyeceği…

• Altınoluk Belediye Başkanı Sayın Hasan Özpolat’ın Edremit adaylığı için Ankara’dan işi bitirdiği ve çok rahat olduğu…

• AKP Altınoluk Belde Başkanı Sayın Metin Örkçü’nün Edremit Belediye Meclis Üyeliği için çalışmalarına ara vermeden devam ettiği…

• Doyranlı iş adamı Sayın Hasan Güçlü Sakallı’ya AKP’li bir adayın meclis üyeliği teklif ettiği…

• CHP’li eski bir belde başkanının aylar önce Edremit’e başkan adayı olma kararı aldığı (Altınoluk’un ilçe olamayacağı anlaşıldıktan sonra) ama daha sonra Kamil Saka’dan gelen “beraber çalışma” teklifiyle bu kararından vazgeçtiği…

• MHP’nin Edremit meclis üyeliği için iş adamı Sayın Nejat Ariz’le görüşme yaptığı…

• CHP Altınoluk Belde Başkan Yardımcısı Sayın Deniz Onur Özcan’ın yerel seçimlerden sonra aktif siyaseti bırakacağı…

• Edremit’e yeniden talip olan Sayın Mehmet Semerci’nin “Altınoluk seçimlerde belirleyici faktör olacaktır ve en çok Altınoluk’u önemsiyorum” dediği…

• ETO Başkanı Sayın İsmail Aynur’un Altınoluk’ta CHP’nin bazı eski meclis üyeleri ve parti yöneticilerine aday olmaları yönünde istekte bulunduğu…

Konuşuluyor da konuşuluyor…

Ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilememekle beraber, duyumlarımızı sizlere aktardık.

Elçiye zeval olmaz lafını gerçekten seviyorum…

Not: Twitter’dan takip etmek için: @okyondr

16 Temmuz 2013 Salı

GEÇMİŞ OLSUN KEDİ…

Körfez basınında yazdığı köşe yazıları ve yaptığı haberlerle gündem yaratan birisidir Burhan Murat Ayaşoğlu, nam-ı diğer kedi…

Yazmış olduğu yazılar ve değinmiş olduğu konularla da çoğu zamanda birilerinin tekerine çomak sokmuştur, gündem yaratmıştır. Bu haliyle seveni olduğu kadar sevmeyeni de vardır.

Önce Körfez Gazetesi’nde beraber çalıştığımız zamanlarda bende kendisiyle fikir ayrılıkları yaşamış, kavgamızı fikri ortamlarda vermiştik. O da inat ediyordu bende ediyorum, o da geri adım atmıyordu bende atmıyordum.

Bildiğini hiçbir zaman saklamayan, halkın haber alma özgürlüğünü gücü yettiğince tarafsız ve ilkeli bir şekilde ortaya koymaya çalışan birisidir Burhan Murat… Bundan sonra da öyle olacağına dair en ufak bir şüphe taşımıyorum. Yazdığı yazılarla iktidar ve sermaye sahiplerinin hep hedef tahtasında yer alması da bundandır. Gücünü sadece kaleminden alan ve halka doğruyu anlatmak için kendi edebiyatıyla düşüncelerini ortaya koymaktan başka bir gayesi olmayan kedi için, yaşadığı bu son olay onda eminin büyük bir yara açmıştır.

Ve bence o şimdi şunları söylüyordur içinden;

- Gazeteciliğinin de, halkın çıkarının da, tarafsız basın olmanın da, söylenemeyeni söylemenin de ta içine tüküreyim…

Veyahut şöyle diyordur;

- Ben eğer nam-ı diğer kedi isem, tırmıklarımı bundan sonra halkın çıkarı için daha da keskinleştireceğim. Yazılamayanları bundan sonra daha gür sesle yazacağım. Tarafsız olmayan basını ve onun sözde emekçi kesimini bundan sonra daha çok rezil edeceğim ki, kim dost kim düşman herkes görsün.

Gerçek bir basın emekçisi olduğundan en ufak bir şüphe duymadığım Burhan Murat’ı yırtık pırtık yeşil parkası, ayda bir yıkadığı pantolonu, delik ayakkabılarıyla daha çok seviyoruz. O körfez basının en marjinal ve en dobra gazetecisidir bana göre. Gazeteciliği inandığı değerler uğruna yapmaktan bu zamana kadar nasıl ki tereddüt duymadıysa, bundan sonra da duymayacaktır.

Ve biz Haber İDA Gazetesi olarak, Burhan Murat Ayaşoğlu’nun yanındayız…

Geçmiş olsun kedi…

ALTINOLUK’UN MUHTAR ADAYLARI

Büyükşehir yasa tasarısı ile önce ilçe yapılan ve üç gün sonra mahalle olacağı yüzüne vurulan Altınoluk’ta değinilmeyen konulardan birisi de muhtarlık seçimleri. İlçe olma potansiyelini çoktan yakalayan Altınoluk’u siyasi çıkarlar doğrultusunda mahalle yapan zihniyet bakalım muhtarlık seçimlerinde ne gibi bir çalışma ortaya koyacak. Altınoluk’un ilçe olma daha sonra bu statüsünün elinden alınması sürecinde haksızlığa uğradıklarını ve deyim yerindeyse kendi partileri tarafından “kandırıldıklarını” söyleyen AKP Altınoluk Belde Başkanı Sayın Metin Örkçü ise durumun artık tam tersini düşünüyor.

Altınoluk’un mahalle olmasının hizmet akışında bir değişiklik yaşatmayacağını aksine Altınoluk’a hizmet yağacağını belirten Örkçü, an itibariyle olumlu şeyler söylüyor. E şimdi ahali gibi bizde merak etmiyor değiliz. Madem Altınoluk mahalle olduğunda hizmet akışı daha da artacaktı, mevcut hizmetlerden daha fazla hizmet gelecekti o zaman ne diye ilçe olması için uğraşıldı. Bırakılsaydı da mahalle olsaydı.

Altınoluk mahallesi ile ilgili bir diğer konu da mevcut mahalle muhtarı adayları. Edremit’e belediye başkanı olacak kişinin forsu kadar forsa sahip olacak Altınoluk Mahalle Muhtarlığı içinde adaylıklar konuşulmaya başladı.

İskele Mahallesinin mevcut muhtarı Sayın Çiğdem Kıvan ve Küçüksu Mahallesinin mevcut muhtarı Sayın Aydın Türker ön planda olan isimler. Bunların yanı sıra MHP Altınoluk Belde Başkanı ve eski İskele Mahallesi muhtarı Sayın Abdurrahman Elma’da adı geçen isimler arasında. Bunların yanında AKP’li bir bayanında muhtarlık seçimleri için çalışmalara başladığı dedikodu kulislerinde adından sıkça söz ettiriyor. Şahindere Mahallesi Muhtarı Sayın Neslihan Saklıca ise Edremit Belediye Meclis Üyeliğine talip olduğu için saf dışı kalmış durumda. Kulağıma gelen en bomba isim ise (teyit edemediğim için ismini vermiyorum) önceki dönemlerde CHP yöneticiliği yapmış birisi.

Kışlık nüfusu 17 bin olan bir memlekete muhtar olmak ne kadar akıllıca bir davranış bilmiyorum ama epeyce fiyakalı bir makam olacağı kesin.

Bekleyelim görelim, kazan kaynamaya başladıkça ayyuka çıkmış güçlü isimleri yine sizlerle paylaşacağız.

EDREMİT’E TALİP BAŞKAN VE MECLİS ÜYESİ ADAYLARI

Altınoluk’ta yaşayıp Edremit Belediye Başkanı olmaya aday isimler çalışmalarına başladılar. Bunları içerisinde isimleri en güçlü olanlar ise Altınoluk Belediye Başkanı Sayın Hasan Özpolat ve CHP Altınoluk Belde yöneticisi Sayın Adnan İnci. Mevcut iki ismin CHP içerisinden aday olacaklarını varsayarsak, bu isimlerin yanına yine CHP içerisinden birilerinin ekleneceğini söyleyebiliriz.

Belediye Başkanlığı adaylıklarının yanında asıl kıyametin kopacağı mevki ise meclis üyelikleri için geçeceğe benziyor. Özellikle CHP içerisinde aday bolluğunun tavan yapacağını bir seçim olacak gibi.

Adı CHP’den meclis üyeliği için geçen isimleri şöyle bir sıralayalım:

• Altınoluk Belediyesi Mevcut Meclis Üyeleri Zerrin Akgün, Beriye Başak, Zekai İnce, Ümit Yaşar Baburşah ve Cavit Cebeci • CHP eski Altınoluk Belde Başkanları Cahit Erol ve Musa Karaaslan • Altınoluk Belediyesi eski Meclis Üyesi ve eski Belde Başkanı Envere Becer • Altınoluk Belediyesi eski Meclis Üyesi Fahrettin Erdim • CHP Altınoluk eski yöneticisi Mustafa Özkan • Şahindere Mahallesi Mevcut Muhtarı Neslihan Saklıca • CHP Altınoluk Mevcut Yöneticisi Gülsima Bektaş • ADD Altınoluk Şubesi Mevcut Başkanı Özlem Aytekin • Altınoluklu iş adamı Tümdeniz Çelebi

Adı MHP’den meclis üyeliği için geçen isimler:

• Altınoluklu iş kadını Meral Özbey • Altınoluklu iş adamı Nejat Ariz • Altınoluk ve Edremit Ülkü Ocakları Başkanlığı yapmış Sinan Başaran

Adı AKP’den meclis üyeliği için geçen isimler:

• AKP Altınoluk Mevcut Belde Başkanı Metin Örkçü • Altınoluklu esnaf Halis Şahan

Elçiye zeval olmaz demişler. Duyumlarımızı size aktardık. Yenileri eklendikçe yine sizlerle paylaşacağız.

ALTINOLUK’TA KOLLUK KUVVETİ OLMAK…

Altınoluk’ta kolluk kuvveti olmak gittikçe zor bir iş olmaya başladı. Jandarma personelinin sayısı rütbeli ve erleriyle 40’ı geçmiyor. Zabıta sayısı ise amiri de dahil 20 bile değil. Birisi hırsızıyla, serserisiyle ve toplumsal olaylarıyla ilgilenip adli vakalara müdahale etmeye çalışırken bir diğeri seyyar satıcısıyla, yol işgalleriyle, otuyla, böceğiyle ve halkın sağlığıyla oynanmaması için denetimlerle uğraşıyor. İki mesleğinde gerekliliği belki de bu. İki kolluk kuvveti de bunu yapmak zorunda. İki kolluk kuvveti de bunun için maaş alıyor ama işleri gerçekten çok zor. Altınoluk’ta görev yapan hem jandarmaya hem de zabıta personeline kolaylıklar diliyorum.

Allah sabır versin…

11 Temmuz 2013 Perşembe

BAŞKANLAR OLMASA GAZETECİLER NE YAPAR…

CHP ve AKP Belde Başkanlarının açıklamaları ve birbirlerine yönelik siyasi eleştirilerini gazetemizin manşetinde okumuşsunuzdur. Sayın Örkçü’nün açıklamalarına nihayetinde cevap veren Sayın Gültekin, aynı sert üslupları kullanmaktan geri kalmadı. AKP Belde Başkanı Sayın Örkçü’nün Cumhuriyet Halk Partisi için kullandığı “CeHaPe” söylemi benim görüşüme göre ne kadar etik değilse, kendisine cevap veren CHP Belde Başkanı Sayın Gültekin’in “A Ke Pe” söylemi de aynı şekilde etik değildi. Ayrıca bu açıklamaları halk tarafından da ciddi eleştiri aldı ve hoş görülmedi. Konunun burası gazeteci olarak görüşlerimi bildirdiğim kısmı, netice iki isme de saygı duyuyorum ve onların bu söylemleri gazeteciler için güzel malzeme oluyor. Kendilerine de bizlere bu malzemeyi vermekten geri kalmadıkları için teşekkür ediyorum.

ALTINOLUK’UN EĞLENCE KÜLTÜRÜ MÜ DEĞİŞTİ?

Altınoluk’un 10 yıl önceki eğlence tarzıyla şimdiki eğlence tarzını hiç gözünüzün önüne getirdiniz mi bilmiyorum. Bundan 8-10 sene önce barlar sokağı olarak adlandırılan meskûnda o sokağa adını veren barlar vardı. Gençler eğlenceyi bar ortamında güvenli bir şekilde yaşıyor, daha sonra çorbalarını içip evlerine gidiyorlardı. (İstisnaları saymıyorum)

Şimdilerde ise özellikle gençler için eğlence anlamında Altınoluk sınıfta kalmaya çok yaklaştı. Ne adam akıllı bir disco ne de alternatifleri değerlendirebilecekleri bir pop bar bulunuyor. Altınoluk kendisini türkü barlara adeta teslim etmiş durumda. Bu yıl ise durumu biraz daha iç açıcı hale getirebilecek yeni mekânlar gün yüzüne çıkıyor. Bunların başında ise “Rujj Bar” ve “Nere Beach” geliyor. Dejavu Cafe kışın sürdürdüğü canlı müzik ziyafetini yazın da aynı canlılıkla devam ettirerek müşteri potansiyelini korurken, gündüz beach olarak hizmet veren Şato Cafe geceleri de canlı müzik ile misafirlerini ağırlıyor. Yıllardır oturmuş müşterisi ve nezih ortamlarıyla gençlerin uğrak yerleri olan ve her gece “check’in” yapmadan geçmedikleri Sukhse Bistro ve Beach ile Orsa Cafe&Bar’da yine aynı tıngırtıda. Bunlara ilaveten henüz çok yeni olan ama hizmet anlayışı ve dekoratif tarzıyla farklı bir konsepti Altınoluklulara sunan “Papyon Cafe&Bar” mutlaka ziyaret edilmeli.

Çağ değişiyor. İnsanlar değişiyor. Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu gerçeğiyle insanlar ve eğlence kültürü de değişiyor.

Şimdi dönüp arkamıza baktığımızda; nerede o Anatolia Bar, nerede Antique, nerede Mahzen Bar, nerede Bordo Bar, nerede Zeytin, nerede Kırmızı’nın o eski halleri demek alıkoyamıyorum kendimi.

HAKKIM HELALDİR

1 sene içerisinde güzel zamanlar geçirdik. Bazen kırdım, bazen kırıldım ama hep birlikte halka hizmet götürmek için mesai harcadık. Varsa bende hakkı olan helal etsin, benim hakkım helaldir.

(Ahh Seden Hanım ah. Olan sana oldu…)

25 Haziran 2013 Salı

ÖRKÇÜ’DEN MESAJ ALDIM…

Siyaseti çok iyi bilmek gerekmiyor bazen… Veya siyaseti ne için yaptığını bilmekte gerekmiyor… Ve bazı siyasiler için medya da yer almak onlara yetiyor da artıyor bile.

Bahsini ettiğim konuları Altınoluk’ta çok iyi yapan, hatta en iyi yapan siyasi isim hiç kuşkusuz AKP Belde Başkanı Sayın Metin Örkçü. Basına gönderdiği mesajlarda Türkçe imla kurallarına uymanın kıyısından bile geçmiyor olsa da, amacına ulaşıyor. Her gönderdiği basın bildirisi ile basında mutlak suretle yer alıyor.

Sayın Örkçü saygı duyduğum bir insan. Altınoluk gibi CHP’nin kale olarak görüldüğü bir yerde yıllardır işi iyi götürdüğünü söyleyebiliriz. Fakat Sayın Örkçü’ye bazı tavsiyelerim olacak. Bu tavsiyeleri de kendisine saygı duyduğum için yapıyorum.

- Basına gönderdiğiniz bildirilerde birilerinin “gazlaması” olduğu aşikâr. Bunu yapmamanızı haddim olmayarak tavsiye ediyorum.

- Yapmış olduğunuz eleştirilerin temeli doğru olabilir. Fakat söylemlerinizi yanlış kullanıyorsunuz. Amacınız CHP’ye vurmak ama siz söylemleriniz ile CHP’yi daha da güçlendiriyorsunuz.

- Twitter ile ilgili beni eleştiriyorsunuz. Saygı duyuyorum. Gazeteci olarak ben sizi nasıl eleştiriyor isem, siyasi bir insan olarak sizde beni eleştirebilirsiniz. Lakin; beni Twitter’daki hangi hesap üzerinden izliyorsunuz? Daha açık olmak gerekirse, AKP gibi bir partinin belde başkanı, Twitter’da sahte bir hesap mı kullanıyor? (Gerçi bu aralar “yumurta” profilli birçok AKP’li türedi) Veya kullandığınız hesabı neden deşifre etmiyorsunuz? Korktuğunuz veya çektiğiniz konu nedir?

- Son gönderdiğiniz basın açıklamasında Cumhuriyet Halk Partisi için “CeHaPe” yakıştırmasını yapmışsınız. “AK Parti” olarak tanımladığınız Adalet ve Kalkınma Partisi’ne “AKP” demelerinden duyduğunuz rahatsızlığın bir tezahürü olarak görüyorum bunu. Ama bir belde başkanının en ciddi rakibi olan partiye böylesine alaycı bir söylem hiç yakışmıyor. Açıkçası bende size yakıştıramadım.

- Basına yolladığınız açıklamanın ana konusu Burhaniye eski ilçe başkanının karısıyla ilgili. Karısı saçma sapan, kurgu olduğu her halinden belli olan bir zırvalama yapıyor. Sizde buradan rakibinize “giydirmeye” çalışıyorsunuz. Ama olmamış Metin Bey, yapamamışsınız! İşin komik tarafı, yılların ilçesi Burhaniye’yi belde yapmışsınız.

- CHP’li olduğum konusuna gelince… Evet, bahse konu partiye üyeyim. Gazeteci olmamın herhangi bir partiye üye olmama engel teşkil etmediğini en iyi sizin bilmesi gerekiyor. Çünkü mensubu olduğunuz parti medyayı öyle bir hale getirdi ki, memlekette ki köşe yazarları AKP’li üyelerin bile egosunu geçtiler, adeta AKP çalışanı gibi yazıyorlar, haber yapıyorlar! İş haber yapma konusuna gelince de; CHP’li olmam haberime zerre etki etmiyor. Bunu da en iyi bilenlerden birisi sizsiniz. Mesleğe başladığımdan beri yazdığım köşe yazıları içerisinde en çok CHP’yi eleştirdiğimi de bilmenizi istiyorum.

GÜLTEKİN VE ÖRKÇÜ’NÜN İN VE OUTLARI…

Siyasi gündem yaratmada AKP’li Örkçü in, CHP’li Gültekin out…

Halkın nabzını tutmada CHP’li Gültekin in, AKP’li Örkçü out…

Medyada yer alma konusunda ki çabalarıyla AKP’li Örkçü in, CHP’li Gültekin out…

Partisinin gücünü sahaya yansıtmada CHP’li Gültekin in, AKP’li Örkçü out…

Halka hitabet konusunda CHP’li Gültekin ve AKP’li Örkçü out…

Parti içi muhalefeti kontrol etmede AKP’li Örkçü ve CHP’li Gültekin in…

Üst kademeden gelen siyasi “direktif”lere karşı durmada CHP’li Gültekin in, AKP’li Örkçü out…

Siyaset üretmede CHP’li Gültekin in, AKP’li Örkçü out…

Siyasi olarak rakibi ekarte etmede AKP’li Örkçü in, CHP’li Gültekin out…

Buraya MHP’li Sayın Abdurrahman Elma’yı da yazmak isterdim ama kendisini siyaset sahnesinde göremediğimiz için yazamıyorum!

18 Haziran 2013 Salı

OLAYLARDAN VAZİFE ÇIKARTMAK…

Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan olaylar geçtiğimiz hafta sonu tekrar alevlendi. Başbakan Erdoğan’ın “dediğim dedik” tavrına karşı pes etmeyen insanlar her gün meydanlarda direniş gösterilerini arttırmaya başladı.

Olayların bu noktaya gelmeden önlenebileceği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Türkiye’de yaşayan herkesin başbakanı olduğunu ifade eden Erdoğan, bu lafının arkasında durup özür dilemese dahi en azından yumuşak birkaç söylemde bulunabilirdi.

Ama tam aksi oldu… Memleketin tüm kesimlerinin başbakanı olması gereken kişi, arkasına %50’nin direncini almaya çalışarak verdide veriştirdi. Bir başbakanın ülke vatandaşlarına karşı “Çapulcu” tarzı düşük metot kelimeler kullanması ise olayları magazine etti ve espri kıyamet gırla gitti.

Söz konusu olayları ülke genelinden izah etmeye çalışacağım:

- Polisin tavrı aynı şekilde “insafsız” devam ederse memlekette iç savaş nidaları atmak isteyen kesimlerin ekmeğine yağ sürülecek.

- Başbakan Erdoğan sadece %50’nin değil tüm Türkiye’nin başbakanı olduğunun farkına varmadan ve Türkiye Cumhuriyeti’ni sanki kendisi kurtarmış ve kurmuşçasına olan kibrinden vazgeçmeden ve sükunet telkin eden sözler sarf etmeden olaylar yatışmayacak aksine daha da tırmanacak. Hatta Başbakan Erdoğan’ın söylemleri bu haliyle devam ederse iç savaş tehdidi Suriye tarafından kapımıza kadar girecek!

- Olaylardan vazife çıkartmaya çalışan insanlar (asıl marjinal bence bunlar) sokaklardaki vatandaşların demokratik ve gayet insanı tavırlarını siyasi veya ideolojik temele çekmeye çalışmamalıdır. Onlar bunu yaptıkça sokakta gerçekten özgürlük arayan gençler “çapulcu” sıfatına haiz olmak durumunda kalıyorlar. Buda olmuyor, yakışmıyor.

- Yaşanan hadiseler ezelden beri 3-5 ağaç meselesi değil zaten. Olayların bu noktaya kadar gelmesindeki baş aktör ise Başbakan Erdoğan’ın bitmek tükenmek bilmeyen ego patlamasıdır.

Olaylara birde yerelden, Altınoluk’tan bakalım:

Vatandaşların en demokratik hakkını kullanarak ortaya koyduğu tepkilerde “tarafsızlık” ilkemi bir kenara bırakarak en ön saflarda bulundum. Özgür bir basının olmadığı memlekette tarafsız olsam ne yazar, yandaş veya candaş olsam ne yazar! 1 Haziran tarihinde başlayan ve yaklaşık 4 gün süren gösterilerde Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak demokratik hakkımı ortaya koydum. Ama her şeyin bir sınırı olduğunu da unutmadım! Bu tepki herhangi bir siyasi refleks değildi. Öyle olmadığı içinde Altınoluk’ta görülmemiş şekilde demokratik bir tepki yaşandı. Sonrasında ise olaylar farklı boyutlara, siyasi zemine çekilmeye başlandı. İşte bu yapıldığı anda “direniş” ruhu kaybedildi. Altınoluk Cumhuriyet Meydanı’nda sağcısı solcusu, Alevisi Sunisi, Hakkarilisi Balıkesirlisi hep beraber demokratik hakkı olan protesto gösterilerinde barışçıl şekilde yer aldıysa, bu 3. köprüye ismi verilecek Yavuz Sultan Selim’e hakaret etme cüretini bize vermemeli. Orada Yavuz Sultan Selim’i seven ve sevmeyenler bir arada olduğu için güzeldi, anlamlıydı. Aynı şekilde insanların meydanlarda toplanmasını sağlayan güç neydi; Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetine karşı olduğu düşünülen bir ideolojinin egemen olması. Demokrasi dediğimizde işte tam olarak budur; birbirini hazmetmek. Ama Başbakan Erdoğan gibi kendisine oy vermeyenleri iğneleyici sözlerle provoke ederek değil!

3 Haziran 2013 Pazartesi

DÜDÜKLÜ TENCERE DEMOKRASİSİ!

Her şey altı gün önce sayıları 100’ü aşmayan insan topluluğunun Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmemesi için yaptıkları eylemle başladı. Polisin orantı kurmakta güçlük çektiği (!) müdahalesiyle ufak bir kıvılcım yaklaşık 10 yıldır bekleyen isyan patlamasının tamda üstüne denk geldi. Memleket insanı ayaklandı.Genci yaşlısı, kadını erkeği, sağcısı solcusu, Türk’ü Kürt’ü, Alevi’si Sunni’si, Beşiktaşlısı Fenerbahçelisi Galatasaraylısı yek vücut oldu. Tüm Türkiye’de yaşanan olaylar, “düdüklü tencere demokrasi”sinin bir yerdeduvara toslayacağını göstermiş oldu. Türkiye’de yaşayan yurttaşlar, hiçbir kimlik altına bürünmeden, herhangi bir siyasi veya ideolojik temele dayanmadan tamamen sivil inisiyatif ile deyim yerindeyse “ayıldı”…

 

Şimdi bundan sonrası çok önemli. Dediğim dedik bir politik anlayışla Türkiye’yi farklı bir noktaya götürmek isteyen hükümet yetkilileri ya yaşanan hadiselerden ders çıkartacaklar ya da refleksini en net biçimde ortaya koyan yüzde 50’lik kesimin bu tepkisini bundan sonra da görmeye devam edecekler.

 

Umalım ve dileyelim ki; Türkiye’de yaşayan ve bu ülkeden güzel günlerin görüleceğine olan inancını yüreğinin en saf yerinde saklayan insanlar, demokratik yollarla gereken tepkilerini ortaya koymaya devam etsinler.

 

TARİHE NOT: 1 HAZİRAN 2013

 

1989 yılından beri Altınoluk’ta yaşıyorum. Aklımın ermeye başladığı günden itibaren Altınoluk’ta yapılan hemen her eyleme, gösteriye ve yürüyüşe katıldım.Geçtiğimiz cumartesi günü Altınoluk Cumhuriyet Meydanı’nda gördüğüm manzara ise beni oldukça şaşırttı. Şaşırtmakla kalmayıp ağzımı açık bıraktı.Sevindim, gururlandım, gözlerim yaşardı. Kısacası mutlu oldum. Binlerce insanın en ufak bir taşkınlık dahi yapmadan demokratik haklarını kullanarak ortaya koydukları refleks mükemmelin de ötesindeydi.Gerçekleştirilen konuşmaların ardından yapılan oturma eylemi ise desteğin ve direnişin doruk noktasına çıktığı anları yaşattı. Sosyal medya aracılığıyla paylaştığım fotoğraf ve videolar ise kendi sosyal medya tarihimin rekorlarını kırdı. Binlerce retweet yüzlerce paylaşım ve beğeniyi gördüm.

 

Yağan sağanak yağmura rağmen Altınoluk Cumhuriyet Meydanı’nda gecenin ilerleyen saatlerine kadar oturan gençler ise Atatürk’ün emanetine hıyanet etmeyen gençler olarak Altınoluk’un tarihine geçtiler.

 

CHP’li, İP’li, MHP’li, ADD’li, TGB’li genç arkadaşlara, Atatürk’ün Bursa Nutku’na sahip çıkan üniversiteli gençlere ve GÜMÇED’in gençlerine teşekkür ediyorum.

 

METİN ÖRKÇÜ DİYOR Kİ…

 

Geçtiğimiz hafta Narlı bölgesinde Hamidiye Camii’nin temeli atıldı. Altınoluk ve Güre Belediye Başkanlarının yanı sıra Edremit Kaymakamı Sayın Osman Tunç, CHP Balıkesir İl Başkanı Sayın Muzaffer Mavuk ve CHP Edremit İlçe Başkanı Sayın Yurt Yıldırımda temel atma törenine katıldı. Kurbanlar kesildi, dualar edildi ve temel atıldı. Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

 

Törene CHP, AKP ve MHP Belde Başkanları da katıldılar. AKP Belde Başkanı Sayın Metin Örkçü’yle de ayak üstü sohbet etme imkanımız oldu. Meğersem Metin Bey ne kadar doluymuş. Sohbetimizin selamlaşma kısmının bitmesini beklemeden başladı CHP Parti Okulu’nun Altınoluk Çam Mahallesi’nde açılışını yaptığıotobüs durağını eleştirmeye.

 

AKP Belde Başkanı Metin Örkçü diyor ki;

 

-
Koskoca CHP’nin başka işi gücü kalmadı da aça aça otobüs durağı mı açıyor.
-
Bir otobüs durağı için bu kadar gösterişe gerek yoktu. Rica etselerdi biz durağı kendilerine yapar teslim ederdik.
-
Biz otoyollar, hastaneler, okullar ve köprüler yaparken koskoca CHP otobüs durağı açılışı yapıyor.

 

AKP Belde Başkanı Örkçü’nün eleştirisinin temeline katılıyorum. Bence de bir otobüs durağı açılışı için bu kadar hengameye gerek yoktu.

 

Burada Metin Bey’in kaçırdığı konu ise şu;

 

-
Mevzu bahis durağı CHP Altınoluk Belde Başkanlığı veya CHP’li Altınoluk Belediyesi değil, CHP Parti Okulu’nun üyeleri kendi imkan ve gayretleri ile hayata geçirdiler.
-
“Rica etselerdi durağı biz kendilerine yapar teslim ederdik” eleştirisi malum siyasi bir eleştiri. Eleştirinin temeline katıldığımı belirttim fakat AKP gibi bir partinin belde başkanı böylesine bir konuda siyasi rakibini afallatması gerekirken kısa birkaç demecin ötesine geçemiyor. Ben Metin Bey’in yerinde olsam, alırım gazetecileri yanıma giderim o otobüs durağının önüne başlarım verip veriştirmeye. Sanırım memlekette siyaset böyle yapılıyordu.
-
Metin Bey’in bir diğer söylemi de şu; mensubu olduğu iktidar partisinin otoyollar, hastaneler, okullar ve köprüler yaparken CHP’nin otobüs durağı açması.

 

Şimdi yüksek müsaadenizle Metin Bey’e şu soruyu soruyorum; insanlar zaten bunları yapmanız için size oy vermedi mi?